KTÜ Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi'nce yürütülen 'Karadeniz Ekosistemini Korumak İçin Toplumsal Farkındalığı Artırarak Deniz Çöplerini Azaltma LitOUTer' projesi kapsamında Trabzon'da sempozyum düzenlendi.

Türkiye'nin yanı sıra Gürcistan, Romanya ve Bulgaristan'dan temsilcilerin de katıldığı sempozyumda Karadeniz’deki kirlilikle ilgili yapılan araştırmaların sonuçları açıklandı.

Doğaya karışmış yüzde 88’e varan oranda plastik türevli atıkların listede ilk sırada yer aldığı araştırmada, bunların arasına Covid-19 pandemisiyle birlikte yüksek oranda maske, eldiven ve dezenfektan kutuları gibi hijyenik atıkların eklendiği belirlendi.

'HİJYENİK ATIKLAR DOĞAYA ÇOK FAZLA BIRAKILDI' 

Artvin’deki Borçka ve Murgul baraj göllerini katı atık kirliliği açısından 6 istasyonda 5 yıldır takip ettiklerini söyleyen, Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü’nde görevli Doç. Dr. Koray Özşeker, ”2019 yılında Covid-19 pandemisini yaşadık. O dönemde insanlar evlerinin içerisine tıkılıp kaldılar. Rahatlamayla beraber herkes kırsal alanlara, göl ve deniz kenarlarına kaçmaya başladı ve etkilerini çok fazla gördük. Bu dönemdeki sonuçlara baktığımızda Covid-19’a bağlı tek kullanımlık maske, dezenfektan şişeleri, eldiven gibi sağlık malzemelerinin doğaya çok fazla şekilde bırakıldığını gördük” dedi.

‘500 YIL SONRA BİLE ETKİLERİ GÖRÜLECEK' 

Covid-19 salgını öncesi ‘tıbbi ve hijyenik atık’ olarak tanımlanan maske ve eldiven gibi atıklarla karşılaşmadıklarını belirten Doç. Dr. Özşeker, “Pandemi döneminden önce yaptığımız çalışmalarda maske ve dezenfektan kutusuna hiç rastlamadık.

En fazla rastladığımız katı atık türü plastik, metal ve cam malzemeyken, Covid-19 salgınıyla beraber hijyenik malzemelerin doğada çok fazla görüldüğünü ve katı atık sınıfı içerisinde yer aldığını ortaya koyduk.

Bir miktar azalma olsa da hala etkilerini günümüzde de yaptığımız çalışmalarda doğada görüyoruz. Bu atıklar doğada yok olan malzemeler değil, sürekli hayatımızın bir parçası.

Bundan 500 sene sonra bile etkilerini çok fazla şekilde göreceğiz. Covid-19 döneminde maske, dezenfektan, eldiven gibi atıkları bertaraf etmemiz gerekirdi.

Virüsten korunmak için kullandığımız malzemeleri doğaya bırakarak başka insanlara bulaşmasını hızlandırıyoruz. Özellikle Karadeniz Bölgesi'nin iç kesimlerindeki illerimizin içme suyu kaynaklarını akarsular ve göl gibi sulak alanlar teşkil ediyor.

Buralarda katı atık ne kadar fazla olursa bunlar bir şekilde soframızı ve sağlığımızı etkileyecek unsurlar olarak göze çarpıyor” diye konuştu.