Gıyasettin TETİK- Selim KAYA/ DİYARBAKIR, (DHA)- DİYARBAKIR’ın Bismil ilçesinde Fatma (45) ve Ercan Aslan (50) çifti, 2008 yılındı doğumdan sonra hastanede 17 gün tedavi gören ve ‘öldü’ denilerek kendilerine teslim edilen bebeğin, yapılan DNA testiyle kendilerine ait olmadığını öğrendi. Mezarın açılması sonrası Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan raporda, cenazenin aileyle genetik bağının bulunmadığı belirtilirken aile hukuk mücadelesi başlattı.
Bismil ilçesinde 2008 yılında evinde erken doğum yapan Fatma Aslan, 7 aylık doğan bebeğini önce Bismil Devlet Hastanesi’ne, ardından Diyarbakır’daki Dağkapı Çocuk Hastanesi’ne götürdü. ‘Muhammed Furkan’ ismini verdikleri bebek burada kuvöze alındı. 17 gün süren tedavi sürecinde bebeği hiç göremeyen aile, hastane yetkilileri tarafından ölüm haberinin verilmesi üzerine cenazeyi teslim alıp Bağlar ilçesi Yeniköy Mezarlığı’na defnetti. Ancak yıllar içinde çocuklarının yaşadığına dair şüpheleri artan aile, savcılığa başvurarak mezarın açılmasını talep etti. 3 yıl önce başlatılan soruşturma kapsamında yapılan fethi kabir işleminin ardından geçen yıl haziran ayında Adli Tıp Kurumu’nda yapılan DNA testinde, cenazenin Fatma Aslan ile genetik bağının bulunmadığı belirlendi. Şu an 2 çocukları daha bulunan aile sorumlularla ilgili hukuki mücadelesini sürdürüyor.
‘CENAZEYİ KUTUYLA VERDİLER, DEFNETTİK AMA HEP ŞÜPHELENDİK’
Baba Ercan Aslan, yaşadıkları süreci anlatarak, “2008’de doğan çocuğumuz 17 gün hastanede kaldı. Görmek ya da süt vermek için birçok kez talepte bulunduk ama hiçbirine izin verilmedi. 17 gün sonra sabaha karşı arandım ve ölüm haberi verildi. Gittiğimde cenazeyi kutu içinde teslim ettiler. Devlet memuruyum, imamım. Mezar yerini biliyoruz, defnettik. Ama sonrasında Yeniköy Mezarlığı kayıtlarında bu defin yerinin bulunmadığını söylediler. O dönem Mezarlıklar Müdürlüğü’nde görevliydim, böyle bir şeyin olması mümkün değil. Bu nedenle savcılığa başvurduk. DNA eşleşmesinde uyuşmazlık tespit edilince, o çocuğun bizim çocuğumuz olmadığını öğrenince kalbimiz rahatladı. Yıllar boyunca içimiz içimizi yedi. Şimdi artık çocuğumuzun hayatta olduğuna inanıyoruz. Biz, hastanedeki tüm personelden şikayetçiyiz. Yetkililerden çocuğumuza ulaşmak için yardım bekliyoruz” diye konuştu.
‘OĞLUMUN YAŞADIĞINI HEP HİSSETTİM’
Anne Fatma Aslan da bebeğinin ölüm haberine hiçbir zaman inanmadığını belirterek şunları söyledi:
“Bebeğim doğduğunda onu hiç görmedim, süt vermeme izin verilmedi. Ölüm haberini aldığımda da içim hiç yanmadı, ağlayamadım. Hep içimde bir his vardı. Oğlumun yaşadığına inanıyordum. 3 yıl önce eşimle karar verdik ve savcılığa başvurduk. Mezar açıldı, DNA testi yapıldı ve sonuçta uyuşmadı. Artık biliyorum, oğlum hayatta. Onun Diyarbakır’da ya da çevresinde bir yerde olduğuna eminim. Oğlum başka bir aileye verilmiş olabilir, ancak mutlu olmadığını hissediyorum. Yetkililere sesleniyorum, 5 Şubat 2008’de Diyarbakır ve çevresinde doğan tüm bebeklerin aileleriyle DNA testi yapılsın. Ben hazırım. Oğlumun mutlu olmadığını hissediyorum. Belki zengin bir aileye verildi ama huzurlu değil. 3 yıldır çok yorulduk, artık oğlumuza kavuşmak istiyoruz. Ben anneysem de oğlum Diyarbakır ve çevresindedir. Çünkü Diyarbakır'a geldiği zaman ben hissediyorum. Gittiği zaman da ben hissediyorum. Yani belki kimilerine saçma da gelebilir, kimilerine yani böyle şey de olur mu? Diyebilir ama gerçek olan bir anne, ciğeri yanan bir anne yani bilir yani evladının nerede olduğunu. Yani hissediyorum ben. Oğlum Diyarbakır'a gelince de hissediyorum, gidince de hissediyorum. Artık karışıklık mı oldu, başkasına mı satıldı? Hiç göstermediler, süt istemediler. Son defa ben gittim hastane kapısına 1 saate yakın ben bekledim. Yalvardım, ben içeri gireyim. 5 dakika dedim, 5 dakika dedim oğlumu ben tek görüp çıkayım. İzin vermediler” açıklamasında bulundu. (DHA)