Umut IŞIK-Batuhan SEVER/EDİRNE, (DHA)- EDİRNE'de, yaşayan 'Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı' Rezzan Gökalp (75), geçmişte yoksul insanların ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla ortaya çıkan el sanatlarından 'kırkyama' tekniğini yaşatmaya çalışıyor. 20 yıl önce kamudan emekli olarak kırkyamaya yönelen Gökalp, "Gençlere de aşılamaya çalışıyorum" dedi.
Kentte, 25 yıl kamu kurumunda çalıştıktan sonra emekli olan Rezzan Gökalp, boş zamanlarını değerlendirmek için geleneksel el sanatlarından kırkyamaya yöneldi. Mesleği öğrenip zamanla kendini geliştiren Gökalp’e, bu süreçte Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından ‘Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı’ belgesi verildi. Gökalp, 20 yıl önce öğrendiği kırkyama tekniğini yaşatarak, gençlere aktarmak istediğini söyledi.
Kırkyamanın, geçmişte yoksul insanların ihtiyaçlarını karşılamak için çeşitli bez parçalarının bir araya getirilerek dikilmesiyle yapılan el sanatı olduğunu belirten Gökalp, "Kırkyama adı üstünde kırk kumaşın birleşiminden meydana gelen bir eser. 'Yamalı bohça' da deniyor ama ben kırkyama deyimini tercih ediyorum. Yokluk yıllarında insanların ihtiyaç duyduğu kumaş ihtiyacını karşılamak için daha önceden kullanılan elbiselerin, kıyafetlerin, yıpranmamış parçalarını ya da biçki artıklarını tekrar bir araya getirerek belli bir desen dahilinde birleştirerek meydana getirilen kumaş. Bu kumaşlardan da yastık, yorgan, özellikle namazlıklar, seccadeler, kıyafetler, yelekler, ceketler, çocuk hırkaları dikilmiş, bu şekilde yararlanılmış. Yani yeniden kullanıma sunulmuş" dedi.
'İŞİN İNCELİĞİNE BAĞLI OLARAK 7 AYDA BİTEN ÇALIŞMA DA VAR'
Çalışmalarında, genellikle belirlediği bir konu üzerine çalıştığını söyleyen Gökalp, "Benim çalışmalarımda özellikleri biraz daha farklı. Minyatür havası var, granül havası var. Hikayeli çalışmalar yapmayı seviyorum. Mesela ben başkentlerimizi çalıştım. Önce Bursa’dan başlayıp sırasıyla Edirne, İstanbul, Ankara'yı çalıştım. Bu başkentlerimizi gelecek kuşaklara bozulmadan, tarihi binalarıyla tanıtmak için çalıştım. El işi de, nakış da kullandığım için küçük parçalarla nakışlar bir araya geldiğinde bayağı bir vakit alıyor. 6-7 ayda biten de var, 3 ayda biten de var, 1 ayda biten de var. Yapılan işin inceliğine bağlı, parçanın büyüklüğüne bağlı bir değer" diye konuştu.
'GENÇLERDEN PEK KABUL GÖRMÜYOR'
Gökalp, kırkyama sanatıyla gençleri buluşturmaya çalıştığını anlatarak, "Benden sonra gençlere mümkün olduğunca aşılamaya çalışıyorum. Fakat gençler tabii ki hayatlarını sürdürme gayesiyle, daha onlara maddi imkan sağlayacak işler yapmak istiyorlar. Bizim bu işimizin pek maddi bir getirisi olmadığı için gençler tarafından pek kabul görmüyor. Şu anda mesela Türkiye'de çalışan arkadaşlar da, yurt dışında çalışan arkadaşlar da hepsi belli bir yaşın üstünde, bir yerden bir emeklilik elde etmiş arkadaşlar. Yani kırk yamayı yapanlar hani bir yerde zevk için yapıyor diyebilirim, hobi amaçlı yapıyorlar" diye konuştu.
100'ÜNCÜ YILA ÖZEL ÇALIŞMA
Çalışmalarının detaylarını da anlatan Gökalp, "Cumhuriyet'in 100'üncü yılına özel de bir çalışma yaptım. Genç Türkiye Cumhuriyeti'nin kazanımlarına göstermeye çalıştım ve bunu gelecek kuşaklara tek bi parçada nakletmeyi düşündüm. Türkiye'nin gerek sanayileşme, eğitimde ilerlemesi, sosyalleşme, imarı, ulaşımı, hepsini bir parçada birleştirmeye çalıştım. Bu arada folklorcu gençleri de tasvir ettim. Onlar da genç Türkiye'nin gençleri olarak yer aldılar. Bu sanat geçmişten günümüze kadar nakil olmuş. Benim yapmak istediğim de gördüğüm, bildiğim, çevremdeki tarihi binaları, adetleri, örfleri gelecek nesillere aktarmak için de konulu çalışıyorum. Sadece çiçek, şekil falan değil de konulu çalışıp, gençlere iletmek istiyorum" ifadelerini kullandı. (DHA)