Genel

25 yıldır öğrencilerinin yüreğine dokunan görme engelli öğretmen: En çok kendimi ve renkleri görmek isterdim

Memet Can YEŞİLBAŞ- Hüseyin SEZGİN/BURSA, (DHA)-BURSA'da 25 yıllık öğretmen olan görme engelli Engin Kaya (51), 20 yıldır aynı okulda rehber öğretmeni olarak görev yapıyor. Öğretmenler Günü'nde ilk hediyesini bir zamanlar öğrencisi olan, şimdiyse aynı okulda görev yaptığı meslektaşı matematik öğretmeni Sultan Aybey'den alan Kaya, "Hem kutsal bir meslek hem de insanlara, yüreklerine dokunmayı seviyorum. Görebiliyor olsaydım, en çok kendimi görmek isterdim. Sonra renkleri görmek isterdim. Bir de çok kıskanç bir adam değilim ama şunu kıskanıyorum. Eline kitabı alıp, o kitaptan gelen baskı kokusunu hissederek okumayı. O baskı kokusu var ya, işte onu çok merak ediyorum" dedi.

Sakarya'nın Adapazarı ilçesinde kornealarında bulunan yırtıktan dolayı doğuştan görme engelli olarak dünyaya gelen Engin Kaya, ilkokula Ankara'da bulunan ve ilk adı Aydınlıkevler Körler Okulu olan okulda başladı. Ortaokulu da aynı okulda bitiren Kaya, Bursa Uludağ Üniversitesi Eğitimde Psikolojik Hizmetler Anabilim Dalı Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü'nü bitirerek mezun oldu. Rehberlik Araştırma Merkezi'nde bir süre görev yapan Engin Kaya, yaklaşık 20 yıldır Sabiha Köstem Ortaokulu'nda rehber öğretmen olarak çalışıyor.

'KENDİMİZİ İYİLEŞTİRİYORUZ'

Kaya, 24 Kasım Öğretmenler Günü'nde de ilk hediyesini bir zamanlar öğrencisi olan, şimdiyse aynı okulda görev yaptığı meslektaşı matematik öğretmeni Sultan Aybey'den aldı. Tüm meslektaşlarının 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutlayan Engin Kaya, “Yaklaşık 20 yıldır Sabiha Köstem Ortaokulu’nda çalışıyorum. Müzikle ilgileniyor ve çeşitli enstrümanlar çalıyorum. Bağlama, ut ve piyano çalıyorum. Müzik, birçok görme engellinin hayatında olduğu gibi bizim hayatımızda da önemli bir yer tutuyor. Çalıyoruz, söylüyoruz, aynı zamanda kendimizi iyileştiriyoruz" diye konuştu.

'GÖRMEDEN YAPABİLECEĞİM EN İYİ MESLEĞİ SEÇTİM'

Gelişen teknolojiyle birlikte görme engelliler için hayatın kolaylaştığına esprili bir dille dikkat çeken Kaya, "Artık körlüğün de tadı kalmadı. Çünkü teknolojik gelişmeler her şeye erişimimizi kolaylaştırdı. Kitaplara ve sesli kitaplara erişmek çok daha kolay hale geldi. Bilgisayarlarla iç içe olmak, dünyaya açılmamızı sağladı. Bu imkanlar gerçekten çok güzel. Zaman zaman körlüğümüzü unuttuğumuzu bile söyleyebiliriz. Doğuştan görme engelliyim ve görmenin nasıl bir şey olduğunu bilmiyorum. Görmeden hayatın içinde üretime katılıp, insanlarla iletişim kurmak, çocuklara faydalı olmak, onların dünyalarına bir nebze ışık olabilmek için bulunduğumuz görevde çaba gösteriyoruz. İşimi severek yapıyorum. Görmeden yapabileceğim en iyi mesleği seçtiğimi düşünüyorum. Hem kutsal bir meslek hem de insanlara, yüreklerine dokunmayı seviyorum. Bu işi yapıyor olmaktan memnunum" dedi.

'ZORDU AMA DÜNYADA KOLAY BİR ŞEY YOK'

Teknolojik gelişmelerin eğitim sürecini kolaylaştırdığı belirten Kaya, şunları söyledi: "Biz 25 yıl öncesinden bahsediyoruz. O dönem, eğitim aldığımız zamanlardı ve o zamanlar işler oldukça zordu. Görme engellilerin kullandığı dokunarak yazma sistemi, dersleri ve notları kasetlere okuyarak dinleme yöntemiyle ilerliyorduk. Özellikle gören öğrencilerin arasında okuduğumuz yıllar hep böyle geçti. Körler okulunda okurken, her materyal kabartma yazıyla hazırlanıp bize verilirdi. Zor muydu? Zordu ama dünyada kolay bir şey yok. Dünyaya 'çelik çomak' oynamaya gelmedik. Bir şeyler bizi zorlamalı ki zorlanarak elde edelim ki yaşamın bir anlamı olsun. Yoksa her şey istediğimiz gibi önümüze düşmüyor. Biz de birçok görme engelli gibi bu zorlukları yaşadık. Ama beni çok üzecek, yıpratacak, üstesinden gelemeyeceğim bir problem yaşamadım desem doğru olur. Elbette zorluklarımız var ama aşılmayacak türden değil."

'TESADÜFEN SEÇTİM AMA ÇOK HOŞUMA GİTTİ'

Eğitim gördüğü dönemde öğretmenlerinin kendisine her zaman destek olduğunu, bu nedenle de kendini şanslı hissettiğini belirten öğretmen Engin Kaya, "Şimdiki sistemi bilmiyorum ancak bizim zamanımızda üniversiteye girerken, kitapçıklarda meslek özetleri olurdu. O meslek özetlerini okuyup, kendime meslek seçecektim. Okudum ve 'Engin, sen bu işi yaparsın' dedim kendi kendime. Maalesef böyle seçtim. Daha bilinçli seçmiş olsaydım iyi olurdu ama böyle oldu. Yine de memnunum. Orada kendimi buldum. Bu mesleği kitapçıkta yazılanları okurken tesadüfen seçtim ama hoşuma gitti, çok güzel oldu" diye konuştu.

'HİÇBİR ÖĞRENCİDEN OLUMSUZ BİR DURUM YAŞAMADIM'

3 farklı okulda eğitimcilik yapan ve 20 yıldır da Sabiha Köstem Ortaokulu’nda öğretmenliğe devam eden Engin Kaya, "Görme engelli olmak bu meslek açısından çok büyük bir dezavantaj oluşturmuyor. Bulunduğunuz ortama alışmak ve çevrenizdeki insanların da size alışmasıyla ilgili bir durum bu. Mesela biz şu anda yaklaşık bin 800 öğrencisi olan bir okulda çalışıyoruz. Dört rehberlikçiyiz ve onlardan biri benim. Körlüğümle ilgili bugüne kadar hiçbir öğrenciden olumsuz bir durum yaşamadım. Bu tamamen sizin duruşunuzla da ilgili. 'Ben buraya üretime katkı sunmaya geldim' mesajını karşı tarafa verebiliyor ve kendinizle barışıksanız, karşınızdaki de bunu görüp, aynı şekilde karşılık veriyor. Elbette zorlukları var ama avantajları da var. Mesela çocuklar daha yakın davranıyorlar. Öğretmen arkadaşlarımızla da karşılıklı destek olarak süreci yürütmeye çalışıyoruz" dedi.

'ÇOCUKLARIN YARDIMINI HİÇBİR ZAMAN GERİ ÇEVİRMEM'

Öğrencilerini çok sevdiğini ve onların da kendisini sevdiğini düşündüğünü söyleyen Kaya, "Bu işin en güzel, en mutluluk verici tarafı zaten bu. Birbirimizi seviyoruz. En azından ben öyle görüyorum, onlara da sormak lazım ama benim gözlemim bu yönde. Bana yardımcı olmak isteyen öğrenciler de oluyor. Mesela çok hoşuma giden bir şey yaşamıştım. Okulun dış kapısına doğru yürürken minicik bir kız geldi, bana dokundu ve 'Ben dış kapıya kadar gidiyorum, isterseniz size eşlik edebilirim' dedi. Ne güzel yetiştirilmiş bir çocuk değil mi? Hem beni incitmemeye çalışıyor hem derdini doğru düzgün anlatıyor. Duyarlı, iyi yetişmiş bir evlat. Benim de huyumdur, kimsenin yardımını reddetmem. Yapabilecek olsam bile özellikle çocukların yardımını hiçbir zaman geri çevirmem. Çünkü onların o niyeti, o inceliği çok kıymetli" diye konuştu.

'ÖĞRENCİLERİMLE YÜZYÜZE İLETİŞİM KURMAYI İSTERDİM'

Öğrencilerini ve en çok da kendi silüetini merak ettiğini söyleyen Engin Kaya, "Görebiliyor olsaydım, en çok kendimi görmek isterdim. Sonra renkleri görmek isterdim. Bir de çok kıskanç bir adam değilim ama şunu kıskanıyorum. Eline kitabı alıp, o kitaptan gelen baskı kokusunu hissederek okumayı. O baskı kokusu var ya, işte onu çok merak ediyorum. Metroda yolculuk yaparken, bir yere dayanıp elimde kitapla, sayfalarına göz atmak isterdim. Garip ama kitap kokusunu seviyorum, kitap okumayı seviyorum. O yüzden öyle bir deneyimi yaşamak isterdim. Öğrencilerimle de yüz yüze, onları görerek iletişim kurmayı isterdim" dedi.

'İSMEN HAFIZAMDA KALMIŞTI KENDİSİ'

Kendi eğittiği öğrencisiyle şu anda aynı okulda meslektaş olarak görev yaptığını hatırlatan Kaya, şöyle konuştu: "Ben, bütün memleketimiz için ve çocuklarımız için çaba gösteren, çalışan tüm öğretmenlerimizi saygıyla, sevgiyle kucaklıyorum. Aramızda olmayan öğretmenlerimize de rahmet diliyorum. Öğretmen olmak, gerçekten güzel bir şey. Geleceğe katkıda bulunmak çok değerli. Ben de bu işin içinde bulunduğum için kendimi de kutluyorum. Biz rehberlik öğretmeniyiz. Okulun geneline hitap ettiğimiz için bize hediye az olur. Sınıf öğretmenlerine daha çok olur. Az önce kendi öğrencim mezun olmuş, gelmiş benimle aynı okulda çalışıyor ve bana bir armağan getirdi. Bu, beni mutlu etti. Sevilmek, beğenilmek, kabul görmek hepimizin hakkı ve mutluluk kaynağı. Öğrencim mezun olalı yaklaşık 14 yıl olmuştu. Görev yaptığım okula atandığında 23 yaşlarındaydı. Sesi çok değişmişti ancak kendisini tanıtınca hatırladım. İsmen hafızamda kalmıştı kendisi. "(DHA)