Ankara

2'nci nakille diyalizden kurtuldu

Ruken KADIOĞLU-Batuhan DURNAOĞLU/ANKARA, (DHA)- ANKARA'da böbrek yetmezliği tedavisi gören ve 15 yıl önce annesinin böbreği nakledilmesine rağmen doku reddi nedeniyle diyalize bağlanan Kerem Yiğit (34), trafik kazasında beyin ölümü gerçekleşen hastanın böbreği ile sağlığına kavuştu.

Bolu'da bir kamu kurumunda memur olan Kerem Yiğit'in, 9 yaşındayken böbrek yetmezliği hastalığı ortaya çıktı. Yiğit, 2001 yılında sol böbreğini aldırdı. 9 yıl boyunca diyaliz makinesine bağlanan Kerem Yiğit'e, 2010 yılında annesinden nakil yapıldı. Ancak doku reddi nedeniyle Kerem Yiğit, 2 yıl sonra tekrar diyalize bağlandı. Yiğit, 13 yıl boyunca haftanın 4 günü, günde 4 saat süren diyaliz tedavisiyle yaşamını sürdürdü.

Kerem Yiğit, ilk nakilden 15 yıl sonra trafik kazasında beyin ölümü gerçekleşen hastanın bağışlanan böbreğinin nakledilmesiyle hayata tutundu. Yiğit, 26 Eylül’de gerçekleştirilen böbrek nakli operasyonu sonrası diyalizden kurtularak, sağlığına kavuştu.

'HERKES BAĞIŞ YAPMALI'

Kerem Yiğit, nakilden önce haftanın 4 günü diyalize girdiğini söyleyerek, "Hastaneden tanımadığım bir numara arayıp 'Böbrek çıktı, ilk sıradasınız gelebilir misiniz' dediklerinde donakaldım, telefonu kapatıp 5 dakika kendime gelemedim. Ondan sonra hemen arayıp, 'ben hemen yola çıkıyorum geliyorum' dedim. Bolu'daydım, 1 saatte hastaneye geldim. Bu haberi annemle paylaştım önce. Annemle ağladık biraz telefonda. 26 Eylül'de oldum ameliyatı. Diyalize girerken kalp rahatsızlıklarım, ritim bozuklukları ortaya çıkmıştı. Bu süreç vücudu çok yıpratıyor. Nakilden sonra direkt vücut kendini toparlamaya başlıyor. Herkes organ bağışı yapmalı. Bu organ toprağa gideceğine faydalı bir şey olsun. İnsanlar faydalanabilsin. Çünkü çok fazla bekleyen insan var. Ben 13 yıldır bekliyorum. Benim gibi daha binlercesi yüz binlercesi var. Makineyle devam edemeyen, kalp rahatsızlığı, karaciğer rahatsızlığı onlar canlıdan nakil de olamıyor. Mecbur kadavra bekliyorlar mecbur onlara bir umut olması gerekiyor" diye konuştu.

'DİYALİZDEN KURTULDU'

Yiğit'in ameliyatını gerçekleştiren Prof. Dr. Siren Sezer ise "Kerem ilk naklini annesinden yine bizim hastanemizde gerçekleştirdi. Fakat daha sonra bazı problemler nedeniyle böbreğini kaybetti. Şehir dışındaydı ama ara ara bize takiplerine olup kadavra listesinde aktif olarak kalmaktaydı. 13 yıl sonra güzel bir sürpriz oldu. Bir böbrek haberi geldi. Genç bir hastamızın bir trafik kazası sonrası vefatından dolayı gelen bir böbrek bize sunuldu. İlk sırada Kerem vardı. Kendisine ulaştık. Geldi hemen genel durumunu değerlendirdik. Gerçekten haftada 4 diyaliz hem zor ve kalp problemleri giderek artmaktaydı ve sıkıntılı bir süreç yaşamış bu 13 yıl boyunca. Kendisine böbrek naklini gerçekleştirdik. Böbrek hızla çalıştı. Şu anda fonksiyonları tamamıyla normal. Artık diyalizden kurtuldu, aktif yaşamına döndü. Tabii ki nakil sonrası kullanması gereken ilaçları kullanıyor. Bu böbreğin de uzun ömürlü olmasını diliyoruz" dedi.

'ORGAN BAĞIŞI KONUSUNDA DUYARLI OLALIM'

Prof. Dr. Sezer, böbrek nakillerinin belirli bir süresi olduğunu söyleyerek, "Canlıdan nakil yapıldığı zaman 25-30 yıla kadar aktif sağlam bir böbrek görebiliyoruz, kadavra nakillerinde bu 10-15 yıla kadar olabilmekte. Hastanın ilaç uyumu, kendisinin bağışıklık sistemine göre, böbreği bozan hastalığın nüksü durumu söz konusu olabiliyor. Bunlar, mevcut olan böbreğin ömrünü kısaltabilmekte. Ama tam tersi uyumlu bir hasta, genç hasta, şekeri yok, ek hastalığı önüne nüksetmeyecek bir hastalık ise ve tedavi uyumu iyiyse 25-30 yıl, 35 yıl kadar da o böbrek hastada kalabilmekte. Biz böbrek naklinde verici hastalarımızın canlı değil kadavra olmasını isteriz. Türkiye'deki kadavra nakil oranı yaklaşık yüzde 8; 3 bin 500 böbrek naklinden, 3 bin 100'ü canlıdan olmakta. En büyük problem az olması. Eğer iyi şartlarda alınmış bir böbrekse ve veren kişinin kronik hastalığı yok ise, örneğin bir trafik kazası gibi, bir ani beyin kanaması gibi böyle bir kronik hastalık olmadan beyin ölümü gerçekleşmişse daha iyi bir böbrek, kaliteli bir böbrek sahibi olabiliyoruz. Organ bağışı sıralamasında dünyanın en az sıralarındayız. Maalesef 30 binin üzerinde organ bekleyen vatandaşımız var. Gençler var, çocuklar var, ölmek üzere olan bebekler var. Lütfen bu konuda duyarlı olalım" ifadelerini kullandı. (DHA)