Genel

Atakule'yi dioramayla canlandırıp iklim değişikliğine dikkat çekti

Mikail KARAMAN-Ali Oğulcan ARSLAN/ANKARA, (DHA)- ANKARA’da diorama (3 boyutlu modelleme) sanatçısı Melih Şentürk (50), iklim krizi ve su kıtlığına dikkat çekmek için, doğadan ve geri dönüşümden topladığı parçalarla kentin simge yapılarından Atakule'nin ütopik dioramasını hazırladı.

Kentte yaptığı ütopik eserlerle dikkat çeken diorama sanatçısı Melih Şentürk, Atakule'nin 150 yıl sonraki varsayımsal halini sahneledi. Şentürk, bilgisayar parçaları, elyaf kırpıntıları, ağaç dalları ve hurda metallerden oluşturduğu geri dönüşüm eserini, yaklaşık 2,5 ayda tamamladı. Şentürk, bilinçsiz tüketim ve kontrolsüz kaynak kullanımı sonucu ortaya çıkan su kıtlığına ve iklim değişikliğine dikkat çekmek için hazırladığı eseri Atakule'de sergilemek istiyor. Şentürk, iklim krizi ve su kıtlığına kayıtsız kalamadığını ifade ederek, "Bizim belli bir dünyamız ve belli bir kapasitesi var. Burada sağlayabileceğimiz belli miktarda enerji kaynaklarımız var. Bu enerji kaynakları hızlı bir şekilde tükeniyor. Yaptığım eser aslında bunu sembolize ediyor. Bu bir hikaye yazmak aslında benim için. Burada yazdığım hikayenin özünde, ciddi boyutlarda yaşanan iklim krizinin sonucunda yok olan doğa döngüsünü, su kaynaklarını, yağmurun tekrar yağması gibi süreçleri tekrar harekete geçirip, gelecek nesillere tekrar canlı bir doğa sağlamaya çalışan bir insan topluluğunu anlatmaya çalışıyorum" diye konuştu.

‘BÜYÜK MESAJIM, İKLİM KRİZİ’

Yaptığı çalışmaların genelinde iklim krizine dikkat çektiğini söyleyen Şentürk, “Şu an aslında bu iklim krizinin içerisindeyiz. Doğanın dengesini hızlı bir şekilde bozduğumuz için iklim dengesi bozuluyor ve su krizi inanılmaz. Bizim dönemlerimizde, ‘suyu ücretli alacağız’ dediklerinde gülerdik. Böyle bir şey olacağını hiç düşünmezdik ama şu an suyu ücretli almak bize çok normal geliyor. Su krizinin içerisindeyiz ve bu çok hızlı bir şekilde ilerliyor. Olabildiğince bu mesajı vermeye çalışıyorum. Buradaki anlatmak istediğim topluluk da bu su krizinin üstesinden gelip doğayı tekrar canlandırıp, tekrar yeşillendirip, yağmurun yoğun bir şekilde tekrar yağması ve o akarsuların tekrar canlanmasının peşinde olan bir topluluk. Bu topluluk bu alanı Atakule olarak seçmiş. Sebebi de söz gelimi 150 yıl sonrasında bile sağlam bir şekilde ayakta kalabileceğini düşündüğüm için. Canlandırdığım sahnede burada yaşayan insanlar burayı seçip, burada hayatlarını sürdürmeye çalışıyorlar” dedi.

Bisikletiyle Türkiye'yi dolaştığını ve sık sık kamp yaptığını da kaydeden Şentürk, “Orada doğanın nasıl tahrip edildiğini canlı canlı görüyorsunuz. Atılmış çöpler ve suların kuruması sizi rahatsız ediyor. Bir sene önce gidip kamp kurduğunuz yerde su kenarında oturuyordunuz, bir sene sonra gidiyorsunuz, bakıyorsunuz ki su kurumuş artık orada kamp yapmıyorsunuz. Bu beni rahatsız ettiği için olabildiğince doğaya yönelik bir mesaj vermek istedim bu çalışmalarımda. Bütün çalışmalarımda da bu mesajı vermeye çalışıyorum” ifadelerinde bulundu.

‘ATIK MALZEMELERDEN İNŞA EDİLDİ'

Atakule'nin ütopik dioramasını 2,5 ayda tamamladığını belirten Şentürk, “Bu süreçte günlük çalıştığım süre 5,5-6 saat civarında. Çok keyifli bir süreçti. Çünkü bir hikaye yazıyorsunuz. Bunu yazarken, yaparken sürenin, zamanın nasıl geçtiğini bilmiyorsunuz. 2,5 ay diyorum ama belki daha da fazladır. Kullandığım malzemeler yüzde 80'inden fazlası diyebilirim tamamen geri dönüşüm malzemeleri. Hatta çalışmanın üzerine dikkatli bakılırsa bilgisayar parçaları, eski atık yastıklardan çıkmış elyaflar, oyuncak parçaları, ağaç dalları ve hurda metaller bulabilirsiniz. Boya, yapıştırıcı gibi yardımcı materyallerin dışında eserin bütünü, atılmak üzere olan malzemelerden inşa edildi” diye konuştu.

Şentürk, ayrıca eserini Atakule’de sergilemek istediğini belirterek, “Atakule’nin şu anki yapısının içerisinde gezen insanların distopik ortamda eserimi görmeleri benim için çok onur verici bir durum olur” dedi. (DHA)