Politika

Bakan Tunç: Bilişim suçlarının önlenmesine yönelik yargı düzenlemesi gündeme gelecek

Eda KOÇ/ ANKARA, (DHA)- ADALET Bakanı Yılmaz Tunç, “Bilişim suçları, telefon dolandırıcılığı, sanal bahis, sanal kumar bunlar özellikle gençlerimizi ve toplumu rahatsız eden çok önemli konular. Bununla ilgili 11’inci Yargı Paketi’nde hazırladığımız taslağı milletvekillerimizin takdirlerine arz ettik. Meclis açıldığında bilişim suçlarının önlenmesine yönelik yargı düzenlemesi gündeme gelecek" dedi.

Yargıtay'da yeni adli yıl açılış resepsiyonu düzenlendi. Resepsiyona Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, AYM Başkanı Kadir Özkaya, AYM üyeleri, Yargıtay Başkanı Ömer Kerkez, Yargıtay üyeleri ve çok sayıda davetli katıldı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, resepsiyonda basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Bakan Tunç, infaz düzenlemelerine ilişkin, “İnfaz düzenlemeleri tartışıldı. Dönem dönem infaz kanunu değişiklik teklifleri Meclis’te görüşüldü ve yasalaştı. Talepler var, gündeme alınması istenen konular var. Düzenlemeler var. İnfaz, hastalık halinde infaz genişletici düzenlemeler yapılmıştı. Denetimli serbestlikle ilgili cezasızlık algısını ortadan kaldırmaya yönelik, ne kadar ceza alırsa alsın yatmaya yönelik düzenleme 10’uncu Yargı Paketi’nde yasalaşmıştı. 11’inci Yargı Paketi’yle ilgili çalışmalar var. Şu anda taslak çalışmalar devam ediyor. Bunlar Meclisimizin takdirinde olan hususlar. Uygulamada vatandaşlarımızdan gelen talepler doğrultusunda teknik destek veriyoruz. Bu anlamda birtakım mesleklerle 11’inci Yargı Paketi hazırlıkları çerçevesinde çalışıyoruz” diye konuştu.

‘YAPTIRIM UYGULANIRKEN DE ONU ISLAH ETMEK VE TOPLUMA KAZANDIRMAKTIR’

Ceza adaletinin üç aşamasına dikkat çeken Bakan Tunç, “Ceza adaleti dediğimiz zaman bunun üç aşaması var. Soruşturma aşaması; soruşturmanın etkin bir şekilde, delillerin sağlıklı bir şekilde toplanması aşaması. İkinci aşama kovuşturma aşaması; burada da bu deliller doğrultusunda yargılamanın sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi. Üçüncü aşama ise infaz aşaması; ceza adaleti sisteminin soruşturma ve kovuşturma aşaması kadar önemli olan bir aşama. Bu aşamanın özellikle ceza adaletinin amacını sağlayacak şekilde olması lazım. Ceza adaletinin amacı toplumu korumak, suç işlenmesinin önüne geçmek ve suç işlendiğinde de bu kişiye gerekli yaptırımı uygulamak. Yaptırım uygulanırken de onu ıslah etmek ve topluma kazandırmaktır. Dolayısıyla ceza infazını topluma kazandırma ve ıslah aşaması, yaptırımın insan haklarına uygun bir şekilde uygulanması aşamasıdır” dedi.

Ceza ve Güvenlik Tedbirleri Hakkında Kanun’da önemli değişiklikler yapıldığını hatırlatan Tunç, “Ceza infaz kanunu 2025 tarihinde tamamıyla yenilenmişti. Bu yenileme kapsamında özellikle farklı usuller belirlenmişti. Burada özellikle salıverilme süreleri; terör suçlarında 3/4 cinsel suçlarda 3/4 ve uyuşturucu suçlarında 3/4 olarak kanunen uygulanmıştı. Diğer suçlarda da 2/3 şeklinde uygulamalar olmuştu. Sonrasında Meclisimizin değerlendirmeleri çerçevesinde geçen 27’nci Yasama döneminde kapsamlı bir infaz kanununda değişiklik yapılmıştı. 1/2 şeklinde genel suçlar bakımından infaz usulleri belirlendi. Koşullu salıverilme süreleri bakımından cinsel suçlar, uyuşturucu ve terör 3/4 olarak kaldı. Denetimli serbestlik süresi de 1 yıl olarak öngörülmüştür. 10’uncu Yargı Paketi’nde bu maktu süreyi 1 yıl olarak koruduk. Ama belli de bir oran getirdik. 1 yılın altındaki suçlar bakımından cezaevinde hiç kalmamasının cezasızlık algısına neden olduğu için, onu önleyebilmek amacıyla yeni bir düzenleme yaptık. Orada da aldığı cezaya göre cezaevinde kalmasıyla ilgili bir düzenleme oldu. 10’uncu Paketindeki en önemli düzenlemelerden birisi de özel infaz usulleri dediğimiz, konutta infaz usulünün kapsamının genişletilmesi oldu. Yine hasta hükümlüler bakımından adli tıp raporu çerçevesinde konutta infaz, kadınlar ve yaşlılar bakımından belli yaş aralıkları var. 65 yaş, 75 yaş, 80 ve 100 yaş aralıklarında aldıkları ceza miktarı bakımından cezalarını konutta çekebilmeleriyle ilgili düzenlemeler gerçekleştirildi. Bunun yanı sıra 10’uncu Yargı Paketi’nde önemli düzenlemeler vardı. Ancak Meclis’in çalışma takvimi nedeniyle o pakette yer alamayan bazı maddeler de oldu. Bunlar da Meclisimizin gündeminde olacak” ifadelerini kullandı.

‘BİLİŞİM SUÇLARININ ÖNLENMESİNE YÖNELİK YARGI DÜZENLEMESİ GÜNDEME GELECEK’

Bilişim suçlarına ilişkin de hazırlıkların sürdüğünü aktaran Tunç, şu ifadeleri kullandı:

“Bunlardan birisi bilişim suçlarıyla ilgili. Özellikle bilişim yoluyla dolandırıcılık çok artmaya başladı. Bunun önlenmesi lazım, caydırıcılığın artırılması lazım. Bu suçla mücadele bakımından yargının elindeki araçların artırılması ve güçlendirilmesi gerekiyor. Bununla ilgili bir çalışmamız var. Bilişim suçları, telefon dolandırıcılığı, sanal bahis, sanal kumar. Bunlar özellikle gençlerimizi ve toplumu rahatsız eden çok önemli konular. Bununla ilgili 11’inci Yargı Paketi’nde hazırladığımız taslağı milletvekillerimizin takdirlerine arz ettik. Meclis açıldığında bilişim suçlarının önlenmesine yönelik yargı düzenlemesi gündeme gelecek.”

‘TÜRKİYE’DE İKİLİ BİR HUKUK SİSTEMİ KESİNKLİKLE YOK’

Tunç, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in gündeme getirdiği eleştiriler ve sorulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bakan Tunç, “MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız’ın mesajını okudum. Çok doğru. Bunlar hukukun temel ilkeleri, bunlar yargının uyması gereken ilkeler. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in sorduğu 7 soruya 15 gün içerisinde yanıtlamaya beklemeye gerek yok. Şu anda cevabı net. 7 sorunun hemen hemen ortak noktası, ‘Türkiye’de ikili bir hukuk sistemi mi var?’ diye bir eleştiride bulunuyor. Türkiye’de ikili bir hukuk sistemi kesinlikle yok. Türkiye’de tek bir hukuk sistemimiz var, Anayasamız var. Anayasa, kanunlar ve vicdanlarına göre de karar verecek yargı mensuplarımız var. Dolayısıyla ikili hukuk sisteminin uygulandığı eleştirilerine kesinlikle katılmıyoruz. Bu noktada yargının vermiş olduğu kararlar bakımından elbette kendi içinde itiraz yolları vardır” dedi.

‘BUNU SORUŞTURAMAZSINIZ DEMEK YARGIYA MÜDEHALE OLUR’

Tunç, avukatlara ilişkin soruşturmalar konusunda da, “Ülkemizde asgari yargı ortadan kaldırılmıştır. Adli, idari ve Anayasa yargısı ile Sayıştay ve YSK vardır. Yargı sistemimiz tekli bir sistemdir. Burada CHP Genel Başkanı’nın kastettiği özellikle son soruşturmalar kapsamında bazı avukatlarla ilgili yapılan soruşturmalarla ilgili eleştirilerde bulunuyor. Burada ‘bazı avukatlara soruşturma izni veriyorsunuz, bazı avukatlar bakımından izin vermiyorsunuz’ şeklinde eleştiri yapılıyor. Bu eleştiri doğru değil. Cumhuriyet savcıları soruşturma istemişse Adalet Bakanlığı, Avukatlık Kanunu’nun 58. maddesine göre o avukat hakkında izin verebilir. İzin istenmeyen konularda doğrudan savcılığın soruşturma yetkisi bazı hallerde vardır. Dolayısıyla soruşturma izni gerektirip gerekmediği hususunu da yargı kendi içerisinde takdir eder. Bizim bu konuda ‘soruşturma izni istemediniz, bunu soruşturamazsınız’ demek yargıya müdahale olur” diye konuştu.

‘AF ANLAMINA GELECEK HİÇBİR DÜZENLEME YOK’

Tunç, af düzenlemeleri iddialarına ilişkin soruya ise “Af anlamına gelecek hiçbir düzenlememiz yok” cevabını verdi.

‘AK PARTİ’Lİ BELEDİYELERE DE SORUŞTURMALAR VAR’

Tunç, belediyelere yönelik soruşturmalar üzerinden yapılan eleştirilere ilişkin de, “AK Parti’li belediyelere de soruşturmalar var. 30 belediyeye son 5-6 yılda soruşturma açıldı. Bunlar içerisinde görevi kötüye kullanma var, rüşvet var. Bu 30 belediyeden 13’ü mahkum oldu, hüküm giydi. Cezaevlerinde olan belediye başkanları var. Fark şu, CHP’li belediyelere soruşturma açıldığında CHP’li yöneticiler, genel başkanlar da dahil sahip çıkıyorlar; ‘nasıl soruşturma açarsınız?’ diyorlar. Burada yargıyı töhmet altında bırakan, onlara hakaret eden, tehdit eden ifadeler kullanılıyor. Ama AK Parti’li belediyelere açılan soruşturmalarla ilgili yöneticiler, genel başkanlar sahip çıkmadığı için kamuoyunda gündem olmuyor. CHP’li belediyelerle ilgili yapılan soruşturmalar da var, AK Parti’li belediyelerle ilgili soruşturmalar da var. Birinde CHP’nin sahip çıkması nedeniyle kamuoyunda gündem oluyor, diğerinde AK Parti o belediye başkanlarına sahip çıkmadığı için gündem olmuyor. Şu anda hapiste olan AK Parti’li belediye başkanları var, depremle ilgili, rüşvet nedeniyle. Büyükşehir ilçe belediyesi var, benim bakanlığım döneminde suçüstü yapılmıştı. Burada yolsuzluğun, usulsüzlüğün partilisi, partisizi olmaz. Yolsuzluk yapandan yargı millet adına hesap sorar, hep beraber soruşturmaların neticesini beklememiz lazım. Bu soruşturmalar devam ederken peşinen kimseyi suçlu da ilan etmemek lazım, masumiyet karinesi var. Soruşturmalar devam ederken o soruşturmaları yürüten savcılara yönelik tehdit, hakaret gibi ifadelerden sakınmak lazım. Henüz 5 aylık bir soruşturma ve kapsamlı bir soruşturma. İlçe belediyelerine de uzanan, her gün yeni bir itirafçının ortaya çıktığı büyük bir yolsuzluk iddiasıyla soruşturma yürütülüyor. Burada hep beraber yargıya yardımcı olmamız lazım. Soruşturmanın sonucunu, iddianamenin düzenlenmesini beklememiz gerekiyor. İddianame düzenlendiğinde de yine iş bitmiş değil. Yargılama başlayacak, yargılamanın sonucunu beklemek gerek. Yargılama da tek dereceli değil, üç dereceli. Dolayısıyla tüm bu süreçlerin sonucunu beklemek gerekiyor” dedi.

‘ADALET SİSTEMİ SÜREKLİ SALDIRI ALTINDA’

Yargının iş yüküne de dikkat çeken Tunç, “Yargı, özellikle bugün adli yıl açılışında da konuşmacıların gündeme getirdiği gibi iş yükü bakımından elbette ağır. Burada birkaç soruşturmayı öne çıkararak bazı tutuklamaları sürekli gündemde tutarak tüm yargı teşkilatını yıpratan bir süreci görüyoruz. Tüm adalet sistemine yönelik sürekli bir saldırı söz konusu. Yargı, adaleti tecelli ettirmek için gece- gündüz çalışıyor. 11 milyon civarında derdest dosyası oluyor yargının. Dolayısıyla milyonlarca dosya içerisinde hatalı kararların düzeltilme mekanizması da açıkken, tüm bu süreçleri gerçekleştirirken özellikle geçmişte de Yargıtay Başkanları hakkında ‘Hakimler vicdanı ile cebi arasına sıkıştı’ gibi sözleri hep duyardık. Yargıyla, adalet teşkilatıyla ilgili açıklamalar yaparken özellikle genellemeler yapmaktan kaçınmak lazım. Çünkü adalet mülkün temelidir” diye konuştu. (DHA)