Politika

Destici: Sömürü düzeni sona ermeden gözyaşı durmayacaktır

Gizem KARADAĞ-Celal ATALAY/ANKARA, (DHA)- BÜYÜK Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, “ABD’nin jandarmalığını yaptığı küresel emperyalizm, bölgemizde bugün yaşanan problemlerin en önemli kaynağıdır. Bu sömürü düzeni sona ermeden, bölgemizde ve dünyada, savaşlar, ölümler, göçler, kan ve gözyaşı durmayacaktır. Yaşananları tümüyle değiştirmeye bugün için gücümüz yoktur ama yarın elbette olacaktır ve Türk milleti tarihte olduğu gibi gereğini biiznillah yerine getirecektir” dedi.

BBP lideri Mustafa Destici, partisinin genel merkez binasında düzenlediği haftalık basın toplantısında konuştu. Destici, “Bugün bir hakikati yüzümüze çarpan bir tabloyla karşı karşıyayız. Gazze yanıyor, çocuklar açlıktan ölüyor, hastaneler bombalanıyor, şehirler yerle bir ediliyor. Fakat İslam ülkeleri, bir İspanya kadar dahi sesini yükseltemiyor. Varsa yoksa kınama, varsa yoksa açıklama. Ama fiili bir tavır yok. En son İspanya, Madrid’den çıkardığı Kraliyet Kararnamesi ile İsrail’e silah ambargosu koydu. 700 milyon Euro'luk roket sistemi anlaşmasını çöpe attı. Yahudi yerleşimlerinden ürün ithalatını yasakladı. İsrailli bakanlara ülkeye giriş yasağı getirdi. Büyükelçisini geri çekti. Uluslararası spor ve kültür etkinliklerinde boykot başlattı. Başbakan Sanchez, kürsüden ‘Bu bir soykırımdır, tekrar edin; soykırım’ diye haykırdı. Peki İslam dünyası? Onca servet, onca petrol, onca nüfus, onca iddia. Ama sıfır icraat. Onlar hâlâ kınama metinleriyle oyalanıyor. Tüm İslam dünyasının paçalarından korkaklık, bağımlılık, iki yüzlülük akmaktadır. İspanya ticaretini durdururken, birçok İslam ülkesi hâlâ terörist ve soykırımcı İsrail’le ticareti kesmedi, kesemedi. Hatta bazı Türk şirketlerinin Afrika üzerinden kurdukları kâğıt üstü firmalarla, Gazze adresli ve Filistinli isimler üzerinden sanki Filistin’le ticareti yapıyormuş gibi İsrail’le ticari ilişkilerini sürdürdükleri iddia edilmektedir. Bu, vicdanları yaralayan bir ikiyüzlülüktür. Şimdi buradan bir kez daha soruyorum. İspanya kadar cesur olamayan İslam İş birliği Teşkilatı ne işe yarar? 57 ülkenin bir araya gelip aldığı karar sadece kınama mı olmalıdır? Elbette tarih bunu yazacaktır. Bu sessizlik, sadece Filistin davasına değil, İslam’a, Müslümanlara ve tüm insanlığa ihanettir. İspanya kadar olamayan İslam Dünyası kendi vicdanını kaybetmiştir. Onurumuz bu kınama metinlerine sığamaz. Fiili tavır olmadan bu vahşeti durduramayız. Sesimizi değil, irademizi yükseltmek zorundayız” diye konuştu.

Destici, “ABD Başkanı Trump’ın, Gazze’de yaşananlarla ilgili değerlendirmelerinin, gerçeklikle ve samimiyetle zerre kadar ilgisi yoktur. Bugün yaşananlar karşısında, Trump’ın ifadesiyle Filistin Devleti’nin tanınmasını problem olarak görmek, bu tuhaflığın bir devletin bakış açısı olduğuna şahit olmak, açıkçası ABD’yle ilgili gelecekte, herhangi bir konuda, sağlıklı herhangi bir karar alabilecekleri görülmemektedir. Bu konuda endişelerimiz büyüktür. ABD Dışişleri Bakanının, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye hakkındaki ifadeleri, ABD’de, devletin önemli ve risk katsayısı yüksek makamlara her vasıfta insanların gelebileceğini, dolayısıyla bu insanların hem ABD hem de dünya barışı adına, herkesin, hepimizin endişe duymasına neden olduğunuz görüyoruz. Siyasi nezaketi bir tarafa bırakalım. İnsani ilişkilerde bile terbiyesizlik olarak tanımlanan bir dili, üslubu kınıyor ve reddediyoruz. Şunu unutmayalım, ABD’nin jandarmalığını yaptığı küresel emperyalizm, bölgemizde bugün yaşanan problemlerin en önemli kaynağıdır. Bu sömürü düzeni sona ermeden, bölgemizde ve dünyada, savaşlar, ölümler, göçler, kan ve gözyaşı durmayacaktır. Yaşananları tümüyle değiştirmeye bugün için gücümüz yoktur ama yarın elbette olacaktır ve Türk milleti tarihte olduğu gibi gereğini biiznillah yerine getirecektir” dedi.

Destici, sözlerini şöyle tamamladı:

“Suriye’deki gelişmelerle ilgili, ilk günden beri, analizler yapıyoruz, yapılması gerekenleri söylüyoruz. Şunu açık yüreklilikle söyleyelim. İlk günden beri, yaşananlar, tüm öngörülerimizi ve endişelerimiz haklı çıkardı. Bugün de durum bundan farklı değil. Tekrar etmekte fayda var. Terör örgütleri, istihbarat örgütlerinin, dolayısıyla o istihbarat örgütlerinin ait olduğu devletlerin, kendi askerlerinin sahaya süremedikleri alanlarda, onların menfaatleri doğrultusunda cinayetler işleyen kiralık katiller sürüsüdür. Gerçek gün gibi ortadadır. Türkiye’deki PKK’lılar da ister mecliste ister partide olsun bunlarda aynen Suriye PKK’sının tezlerini olduğu gibi savunmaktadırlar. Suriye’deki PYD, YPG ne ise aslında Türkiye’deki DEM odur. Açık ve nettir. Bunu kimsenin gizlemesine, örtmesine gerek yoktur. Bu apaçık bir gerçekliktir. Askerlerimizi, polislerimizi, silahsız, savunmasız, masum öğretmenlerimizi, köylüleri, bebekleri katleden; şehir merkezlerinde, insanların en yoğun olduğu yerlerde ve saatlerde bombalar patlatan alçaklara devletin aferin demesini mi bekliyorsunuz? Siz hiç utanmıyor musunuz? Siz ne ahlaksız bir güruhsunuz. Bu kadar askeri, polisi, öğretmeni şehit etmişsiniz; imamı, çocuğu, kadını katletmişsiniz ama barıştan bahsediyorsunuz. Bunlar tam bir ikiyüzlülük, tam bir sahtekarlıktır. Çirkin benzetmeler yapmak istemiyoruz lakin bir terör örgütünün, varlık nedenini barış isteğiyle izah etmesi saçma kelimesinden çok iğrenç kelimesini hak etmektedir. PKK, tarihin gördüğü en adi, en alçak, en iğrenç, en karanlık suç örgütlerinden birisidir. Yapılması gereken, yok edilmesi ve tüm suçluların, tüm sorumluların cezalandırılmasıdır. Bu yalın gerçeği defalarca dile getirmek zorunda kalmamıza neden olan şartlardan dolayı, ayrıca üzgün olduğumuzu, aziz milletimizle bir kez daha paylaşmak istiyorum.”