EĞİTİM

‘Engelli bireyler acıma nesnesi değil, yaşamın öznesidir’

İSTANBUL,(DHA)- DR. Öğr. Üyesi Fidan Güneş Gürgör Kılıç, 10-16 Mayıs Engelliler Haftası kapsamında yaptığı açıklamada, engelli bireylerin toplumsal hayata eşit ve bağımsız katılımını sağlamanın ayrıcalık değil, temel bir insan hakkı olduğunu vurguladı. Dr. Öğr. Üyesi Kılıç, kutlama ve temennilerin ötesine geçerek kalıcı ve bilimsel dayanaklı çözümler üretilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünya genelinde yaklaşık 1,3 milyar insan engelli bireyin yaşamını sürdürdüğünü belirten İstanbul Kültür Üniversitesi Özel Eğitim Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi Fidan Güneş Gürgör Kılıç, bu oran hakkında şu yorumlarda bulundu:

“Bu oran dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 16’sına, yani her 6 kişiden 1’ine karşılık geliyor. CDC’nin 2025 raporuna göre yalnızca Amerika’da 2022 yılında her 31 çocuktan 1’i Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) tanısı aldı. Türkiye’de ise Milli Eğitim Bakanlığı 2023-2024 verilerine göre örgün eğitime devam eden 18 milyon 710 bin 265 öğrenciden 559 bin 725’i özel gereksinimli bireylerden oluşuyor. Ancak ülke genelindeki toplam engelli birey sayısına dair güncel bir veri bulunmuyor. Farklı kaynaklara göre bu sayı 5 ile 10 milyon arasında değişiyor."

Dr. Öğr. Üyesi Kılıç, özel gereksinimli bireyler için erken tanının ve bilimsel dayanaklı yoğun özel eğitim hizmetlerinin hayati önem taşıdığını dile getirdi. Eğitim süreçlerinde özel eğitim öğretmeni olmayan kişilerin görevlendirilmesinin ciddi bir sorun olduğuna dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Kılıç şunları söyledi:

“Saatlik eğitim almış veya sadece sertifika sahibi kişilerin özel eğitim sürecinde görev alması, bu hizmetin niteliğini düşürmektedir. Bu alan yalnızca özel eğitim öğretmenlerinin uzmanlığıyla yürütülmelidir.”

Özel gereksinimli bireylerin okul öncesinden başlayarak eğitim ve iş hayatına kadar olan tüm geçiş süreçlerinin planlanmasının kritik olduğunu ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Kılıç, Türkiye’de bu konuda yasal düzenlemelerin yetersizliğine şu sözlerle işaret etti:

“Bu süreçlerin bütüncül biçimde planlanmaması, bireylerin bağımsız yaşama ve topluma uyum sağlamasını zorlaştırıyor. Eğitimden istihdama kadar olan her basamakta destekli ve sürdürülebilir çözümlere ihtiyaç var.”

Engelli bireylerin büyük bölümünün işgücünün dışında kaldığını ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Kılıç, çalışanların ise genellikle geçici, vasıfsız işlerde yer aldığını belirtti. Kadınların bu konuda daha da dezavantajlı olduğuna dikkat çeken Dr.Öğr.Üyesi Kılıç, destekli istihdam modelinin önemini şöyle değerlendirdi:

“Bireylerin özelliklerine ve gereksinimlerine uygun, toplum temelli istihdam desteklerinin sunulması şarttır. Ancak bu sayede sürdürülebilir istihdam mümkün hale gelir.”

‘ENGELLİLER HAFTASI KUTLAMANIN ÖTESİNE GEÇMELİ’

Dr. Öğr. Üyesi Kılıç, Engelliler Haftası’nın yalnızca bir farkındalık haftası olarak değil, sistematik dönüşüm çağrısı olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyleyerek şu şekilde tamamladı:

“Anne ve babaların en büyük korkusu ‘Ben öldükten sonra çocuğuma ne olacak?’ sorusudur. Bu korkunun ortadan kalkması için özel eğitim politikalarının güçlendirilmesi, geçiş hizmetlerinin planlanması ve istihdam desteklerinin artırılması gereklidir. Engelli bireyler toplumda pasif bir nesne değil, yaşamın öznesidir.”