Tuğçe SEZER ODABAŞI-Emir Efe BENLİOĞLU/İSTANBUL,(DHA)- BOSPHORUS Diplomasi Forumu'nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Herkes kayıtsız kalsa dahi biz coğrafyamızdaki acılara, zulümlere, sonu gelmeyen çatışmalara duyarsız kalamayız. Çözüm üretmek, çözüme liderlik etmek bizim görevimiz, tarihi ve vicdani sorumluluğumuzdur" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığının himayelerinde, Genç Diplomasi Derneği tarafından 'Soğuk Savaş' temasıyla düzenlenen 'Bosphorus Diplomasi Forumu'na katıldı. 3 gündür devam eden forumda 10 şehir, 13 ülke ve 55 okuldan diplomasiye ilgi duyan lise öğrencileri, farklı dillerde gerçekleşen komite çalışmalarıyla bir araya geldi. Programa Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanı sıra İstanbul Valisi Davut Gül, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Faruk Acar, AK Parti İstanbul İl Başkanı Abdullah Özdemir, İstanbul Milletvekili Halit Yerebakan, TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Cüneyt Yüksel, İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan, Albayrak Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Albayrak, Yönetim Kurulu Başkan Vekili Nuri Albayrak, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nurettin Canikli, Yönetim Kurulu Üyeleri Mustafa Albayrak, Mesut Albayrak, Hamza Albayrak, Eminevim Yönetim Kurulu Başkanı Süheyla Üstün, Turkcell Yönetim Kurulu Başkanı Şenol Kazancı, Ziraat Katılım Genel Müdürü Metin Özdemir ve çok sayıda lise ve üniversite öğrencisi katıldı. Forum yarın son bulacak.
'BU ADANIN, YENİ KİMLİĞİYLE EV SAHİPLİĞİ YAPTIĞINI GÖRMEKTEN BAHTİYARIM'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sözlerimin hemen başında, 27 Mayıs darbesi sonrası burada istiskale, işkenceye maruz kalan şehitlerimiz, Başbakan Adnan Menderes ile Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Hazine ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ı rahmetle yad ediyorum. Rabbim ruhlarını şad, mekanlarını inşallah cennet eylesin. Yıllarca 'Yaslı Ada' olarak milletimizin hafızasına kazınmış bu adanın, yeni kimliğiyle bu tür toplantılara ev sahipliği yaptığını görmekten bahtiyarım. Muhtevası ve formatıyla öne çıkan Boğaziçi Diplomasi Forumu'nu bu yıl da başarıyla tertipleyen Genç Diplomasi Derneğimizin tüm üyelerine ve programda emeği geçen her bir kardeşime tebriklerimi iletiyorum. Gerek panel ve konferanslarla gerekse atölye ve okuma programlarıyla gençlerimizin ufkunu açan, bugünün liderlerini yarının mimarlarıyla buluşturan derneğimize gönülden teşekkür ediyorum" dedi.
'HER BİR GENCİMİZ UMUDUMUZU ARTIRAN BİR İSTİKBAL YILDIZIDIR'
Erdoğan, "Kongre kapsamında üç gün boyunca düzenlenen etkinliklerin, uluslararası ilişkiler ve diplomasiye gönül veren gençlerimiz başta olmak üzere hepimiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. 'Tarihin Işığında Diplomasi' başlığıyla icra edilen bu önemli forumda temsil, müzakere, çözüm üretme becerilerini geliştiren genç arkadaşlarımızı ayrıca kutluyorum. Sahip oldukları birikimi büyük bir titizlikle gençlerimize aktaran kıymetli katılımcılara da ayrıca şükranlarımı sunuyorum. Şunu buradaki genç kardeşlerimizle paylaşmakta fayda görüyorum. Sizler gibi üniversite çağındaki gençlerimizin yalnızca bilgi değil derinlik, uzmanlık, deneyim ve heves gerektiren bu alandaki gayretleri, ülkemizin geleceği adına son derece önemlidir. Ülkemizin güçlü yarınları için fedakarca çalışan, ortaya fikir ve eser koyan, geleceğin Türkiye'sini inşa etmenin gayretinde olan her bir gencimiz bizim için değerlidir, umudumuzu artıran bir istikbal yıldızıdır" ifadelerini kullandı.
'ASRA YÖN VERMEKLE KALMIYORUZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Asra yön vermekle kalmayıp, kendi mührümüzü de vuracağımız Türkiye Yüzyılı, gençlerimizin çabası ve çalışmalarıyla vücut bulacaktır. İlerleyen yıllarda her birinizin siyaset, akademi, bürokrasi, medya, sivil toplum ve diplomaside üstleneceğiniz vazifelerle ülkemizin, milletimizin ve özellikle de Türk dış politikasının çok daha önem kazandığı bir yapıya kavuşacağına inanıyorum. Hepinize şimdiden başarılar diliyor, Rabbim yolunuzu da bahtınızı da açık etsin diyorum" dedi.
'KÜRESEL BARIŞ VE GÜVENLİK YERİNİ SAVAŞ VE İSTİKRARSIZLIK GİRDABINA BIRAKMIŞTIR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uluslararası siyaset zemininde adeta tektonik kırılmaların yaşandığı zorlu ve tarihi bir dönemden geçiyoruz. Küresel rekabetin dozu her geçen gün artarken belirsizlik ve istikrarsızlık anaforu dalga dalga yayılıyor. Kriz ve ihtilaflar barışçıl yollarla çözüme kavuşturulamadığı için siyasi ve ekonomik mücadele maalesef büyük insani trajedilerin yaşandığı savaş ve çatışma sahalarına taşınıyor. Su ve iklim krizlerinden ticaret savaşlarına, enerji güvenliğinden gıda zincirlerinin sağlıklı işlemesine kadar türlü meydan okumalarla karşı karşıyayız. Bugün geldiğimiz nokta itibarıyla şu manzarayı çok net bir şekilde görebiliyoruz. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra galipler eliyle kurulan düzen işlerliğiyle birlikte itibarını da yitirmiştir. Evrensel değerler rafa kalkmış, yönetim mekanizmaları iflas etmiş, meşruiyetini kural ve ilkelerden alan uluslararası sistem tamamıyla felce uğramıştır. Küresel barış ve güvenlik yerini bitmek bilmeyen savaş ve istikrarsızlık girdabına bırakmıştır. Haklı haksızın, mazlum zalimin, zayıf güçlünün karşısında yalnızlığa terk edilmiştir. İnsan hakları ve insanlık onuru yara almış, adalet, vicdan ve merhamet gibi duygular sessize alınmıştır. Ortada kimsenin inkar edemeyeceği çok büyük bir sistem krizi vardır" dedi.
'KÜRESEL SİSTEM İFLAS ETTİ DERKEN BUNU HAMASET OLSUN DİYE SÖYLEMİYORUZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Oysa bundan 80 yıl önce kurulan mevcut küresel sistem, 20'nci yüzyılda gerçekleşen İkinci Dünya Savaşı'ndan ders alınarak 'yeniden bir savaş yaşanmasın, yeniden bir soykırım yaşanmasın' diye kurulmuştur. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi gibi bu tür mekanizmaların gayesi savaşları önlemek, çatışmaları durdurmak ve insani felaketlerin önüne geçmektir. Lakin gelinen noktada, çözümün anahtarı olması gereken yapılar sorunun parçası haline dönüşmüştür, atalete mahkum ve mecbur edilmişlerdir. 'Küresel sistem iflas etti' derken bunu hamaset olsun diye söylemiyoruz. Tam tersine ülke olarak biz, iflas etmiş bu sistemin tüm yükünü çeken bir bölgede yer alıyoruz. Şu an insanlığın gündemini domine eden kriz, gerilim, soykırım, çatışma ve zulümlerin neredeyse tamamı bu coğrafyada yaşanıyor. Her ne kadar Türkiye bölgesinde bir istikrar abidesi olarak yükselse de hadiselerin uzağında bir ülke değildir. Bir defa şunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Komşumuzun evi yanarken nasıl biz rahat edemezsek, bölgemizde sıkıntı varken de biz huzurlu olamayız" diye konuştu.
'DIŞ POLİTİKAYI ASLA SIFIR TOPLAMLI BİR OYUN OLARAK GÖRMÜYORUZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dahası, kriz ve zulümlerle boğuşanlar bizim kardeşlerimiz, bizim yüzyıllık, bin yıllık komşularımızdır. İnsan komşusuna sırtını dönebilir mi? İnsan kardeşlerinin dertlerine duyarsız kalabilir mi? Elbette kalamaz. Bu ülke ve bu aziz millet tarihin hiçbir döneminde 'bana ne' dememiştir. Gönül coğrafyasına sırtını dönmemiştir. Dünyanın neresinden gelirse gelsin yardım çağrılarına kulaklarını tıkamamıştır. Uzak yakın demeden, Müslim gayrimüslim demeden kimsenin inancına, mezhebine, kökenine bakmadan imdat diyenin yardımına koşmuştur. Bu dün böyleydi, bugün de böyledir. Herkes kayıtsız kalsa dahi biz coğrafyamızdaki acılara, zulümlere ve sonu gelmeyen çatışmalara duyarsız kalamayız. Çözüm üretmek, çözüme liderlik etmek bizim görevimiz; tarihi ve vicdani sorumluluğumuzdur. Gazze'nin, Yemen'in, Suriye'nin, Sudan'ın, Somali'nin sokaklarında yere düşen her can bizim canımızdan can koparıyor. Filistin'de neler olduğunu gördünüz. Ellerinde tencerelerle bir kap çorba, bir kap yemek alabilmek için nasıl çaba gösterdiklerini izlediniz. Açlıkla mücadele eden yavruların dramını kalbimizin derinliklerinde biz de hissediyoruz. Yüreklerimi yakan bu manzara karşısında sadece elimizi değil, çoğu zaman tüm gövdemizi ortaya koyuyoruz. Sevgili gençler, sizin ve ekranları başında bizi izleyen genç arkadaşlarımızın bilmesini isterim ki bizim tek amacımız vardır. Bölgede barışın, huzurun ve istikrarın güçlü bir şekilde sağlanması. Türkiye olarak işte buna giden yolu açmanın derdindeyiz. Binlerce yıldır süzülüp gelen devlet aklıyla, beş yüz seneyi geride bırakan hariciye geleneğimizle, büyüyen ekonomimiz, köklü kurumlarımız ve ilkeli dış politikamızla coğrafyamızdaki yangınları söndürmeye gayret ediyoruz. Dış politikayı asla sıfır toplamlı bir oyun olarak görmüyor, barış, refah ve istikrarın paylaşıldıkça çoğaldığına yürekten inanıyoruz" ifadelerini kullandı.
'SURİYELİ MAZLUMLARIN YANINDA DURDUK'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Anadolu'nun manevi mimarlarından Hazreti Mevlana'ya atfedilen, hikmet dolu şu söz iç ve dış siyasette temel referans kaynaklarımızdandır. 'Bir mum, diğer bir mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez.' Evet, tüm mesele esasen budur. Mesele istikrarsızlığı körüklemek, çatışmayı ve kavgayı büyütmek, bundan çıkar devşirme hesabı yapmak değil, birlikte kazanmaya odaklanmaktır. Başkalarının trajedilerinden medet ummak fırsatçılıktır, vicdansızlıktır, kan tüccarlığı yapmaktır. Biz böyle olmadık. Hiçbir zaman da böyle olmayacağız. Türkiye hiçbir kompleksi olmadan, tarihine, medeniyetine ve büyüklüğüne yakışır biçimde barış, istikrar, huzur ve adalet için çalışan her kesimle görüşebilen, herkesin güven duyduğu bir aktördür. İnsan odaklı, ön alıcı, girişimci ve çok boyutlu dış politika anlayışımızla bölgesel ve küresel meselelerin çözümüne azami katkı sunuyoruz. Komşumuz Suriye'de tam 14 yıl boyunca bunu yaptık. Eli kanlı rejimin zulmü karşısında tüm imkanlarımızla Suriyeli mazlumların yanında durduk. Dünyanın birçok ülkesi Suriye halkına sırtını döndüğünde dahi biz onları asla yalnız bırakmadık. Aynı şekilde Rusya - Ukrayna krizinde de adil bir barış için çalıştık. Şimdi de Filistin'de, Gazze'de bunu yapıyoruz" diye konuştu.
'ALMA MAZLUMUN AHINI ÇIKAR, AHESTE AHESTE'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sizlerin de yakından takip ettiği gibi, Gazze'de tam iki yıldır tüm dünyanın gözleri önünde hem dehşet hem de utanç verici bir soykırım yaşanıyor. Netanyahu ve katliam kadrosu, en modern silahlarla Filistinli sivilleri hedef alıyor, masumların üzerine bomba yağdırıyor. Gazze'de yaşlılar, çocuklar, hatta kundaktaki bebekler bu katliam çetesi tarafından acımasızca katlediliyor. Gazze'de bir kitle imha silahı olarak pervasızca kullanılıyor. Can kurtarmaya çalışan sağlık görevlileri, soykırımı kayda alan basın emekçileri, dünyanın gözleri önünde öldürülüyor. Fakat ne oldu? İşte dün Birleşmiş Milletler Güvenlik Konferansı'nda Netanyahu denilen katil, salondaki o boş koltuklara seslenmek durumunda kaldı. Alma mazlumun ahını çıkar, aheste aheste" dedi.
'SUMUD FİLOSU YELKENLERİNİ ŞİŞİRMİŞ, GAZZE'YE DOĞRU İLERLİYOR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sözde yardım dağıtım noktalarında 27 Mayıs'tan bugüne 2 bin 500'ün üzerinde Filistinli öldürüldü, 18 bin 500'ü aşkın kişi yaralandı. 7 Ekim'den bu yana Gazze'de çoğu çocuk ve kadın olmak üzere 66 bine yakın Filistinli şehit edildi. Yaralı sayısı ise 170 bine yaklaştı. Biz hastanelerimizi açtık ve bu yaralıları hastanelerimizde tedavi altına alıyoruz. Bu konuda kapılarımız açık. Elimizden gelen her türlü desteği veriyoruz, vereceğiz. Filistin'de medyaya yansımayan daha nice acılar, nice dramlar, nice katliamlar yaşanıyor. Bununla birlikte, dünyanın dört bir yanında vicdanlı insanlardan yükselen tepki ve çığlıklar Filistin'e ve Gazze'ye umut aşılıyor. Bakın, şu anda biz burada Diplomasi Forumu'nu yaparken Akdeniz'de Sumud Filosu yelkenlerini şişirmiş, Gazze'ye doğru ilerliyor. Dünyanın farklı ülkelerinden, farklı inançlardan, farklı renklerden ama vicdan sahibi, silahsız aktivistler ve gönüllüler Gazze'ye yardım götürüyor. Buradan, İsrail'in devlet terörüne maruz kalan Sumud Filosu'nun umut yolcularına da selamlarımızı yolluyoruz. Cenab-ı Allah yollarını açık etsin, onları esirgesin diyoruz" diye konuştu.
'BUGÜNE KADAR KULAKLARININ ÜZERİNE YATANLAR, GAFLET UYKUSUNDAN UYANMAYA BAŞLADI'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Unutmayın. Zalimlerin bir hesabı varsa Allah'ın da bir hesabı vardır. Ve o hesap eninde sonunda galip gelecektir. Allah'ın hesabı bambaşkadır, Allah'ın hesabının üzerinde hiçbir hesap tutmaz. Ve bunu yaşadık, yaşıyoruz, inşallah yaşayacağız. Gazze'de çok kayıplar verildi, mazlum Gazze halkı çok ağır bedeller ödedi. 365 kilometrekareye sıkıştırılmış 2,5 milyon insan, tarihin en vahşi soykırımına maruz bırakıldı. Bütün bu yıkım ve vahşete rağmen, Gazze soykırımı küresel ölçekte bir uyanışa da vesile oldu. Dün soykırım şebekesinin başı, az önce söyledim, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yalanlarını ve tehditlerini dinleyecek kimse bulamadı ve boş koltuklara konuştu. Bugüne kadar kulaklarının üzerine yatanlar, görüyoruz ki artık gaflet uykusundan uyanmaya başladı. Gazze'deki meseleyi Hamas parantezine indirgeyenler, kazın ayağının hiç de öyle olmadığının yavaş yavaş farkına varıyor. İsrail'in derdinin sadece Gazze olmadığı gün geçtikçe daha net anlaşılıyor. Özellikle Katar'a düzenlenen saldırı, İsrail'in asıl niyetinin görülmesini de sağladı. Canavarın durdurulmasının şart olduğu bir kez daha görüldü" ifadelerini kullandı.
'FİLİSTİN'İ TANIYAN DEVLETLERİN ARKASINDA, GAZZE'NİN YAPTIĞI KÜRESEL UYANIŞ VARDIR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Filistin'i tanıyan devletlerin sayısındaki artışın arkasında, Gazze'nin sebep olduğu küresel uyanış vardır. Biliyorsunuz artık 150'yi aştı. Şurası bir gerçek ki Filistin'in tanınması, geç de olsa önemli bir adımdır. Filistinli kardeşlerimize on yıllardır yapılan yanlıştan nereden dönülürse dönülsün, biz bunu sadece takdirle karşılarız. Fakat şu soruyu da sormadan edemiyoruz. Bu adımlar daha erken atılamaz mıydı? 65 bin masum ölmeden de Filistin'e sahip çıkılamaz mıydı? Katliam kadrosu eliyle tanınamaz hale getirilmeden önce Filistin resmen tanınamaz mıydı? Biliyorum, birileri rahatsız olacak ama bunları sormak mecburiyetindeyiz. İsrail saldırganlığının önüne geçilmesi için bu öz eleştirinin, muhatapları tarafından mutlaka yapılması gerekiyor. Gazzeli masumların dökülen kanlarının boşa gitmemesi için herkesin iç dünyasında bu hesaplaşmayı yapması şarttır. Aksi takdirde masum çocukların, kadınların, insanların kanı siyasi hesapların kurbanı olmaya devam edecektir. İsrail durdurulmadan Filistin Devleti için konulan irade eksik kalacaktır. Başta Netanyahu, kabinesi ve soykırım kadrosu derhal yargılanmalı ve cezalandırılmalıdır" dedi.
'ALEVLERİN DAHA DA YAYILMAMASI İÇİN ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uluslararası spor turnuvalarından men dahil, İsrail'e caydırıcı yaptırımlar uygulanmalıdır. İspanya'nın aldığı karar bir kenara konulamaz. Şu anda Futbol Federasyonu Başkanımız da bu konuyla ilgili duruşunu ortaya koydu. Biz de bunun değerlendirmesini muhakkak yapacağız. Ekonomik olarak İsrail hükümetine Gazze'de 100 milyar doları bulan yıkımın faturası ödetilmelidir. Türkiye'nin ticaret ve diğer alanlarda İsrail'e karşı aldığı tedbirler diğer ülkelere örnek olmalı, onlar da artık benzer adımları atmaya başlamalıdır. Aksi takdirde kaos, Orta Doğu sınırları içinde kalmayacak, bu ateş bütün dünyayı saracaktır. Alevlerin daha da yayılmaması, bölgemizde barış ve huzurun sağlanması için çalışmaya devam edeceğiz. Gençler, ben sizin gözlerinizde bunu görüyorum. Rabbim yar ve yardımcımız olsun" diye konuştu. (DHA)
Görüntü Dökümü:
-----------
-Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşması