İstanbul

Prof. Dr. Kutluk: Çocukluk çağı kanserlerinin tedavisinde başarı oranı yüksek

Devran GÜNDÜZ- Feridun AÇIKGÖZ/ İSTANBUL, (DHA)- ÇOCUKLUK çağı kanserleri konusunda farkındalık yaratmak amacıyla Medicana Zincirlikuyu Hastanesi’nde ‘Birlikte Daha Farkında’ etkinliği düzenlendi. Etkinlikte uzmanlar çocukluk çağır kanserine yönelik bilgilendirici konuşmalar yaptı. Hastanenin Çocuk Onkolojisi Bölümü’nden Prof. Dr. Tezer Kutluk, “Bugün her çocuk, bu yüzde 85 başarı şansını sağlayan tedaviye ulaşamıyor. İşte bu nedenle farkındalık kampanyaları özel bir önem taşıyor. Türkiye’de çocuk kanserlerinin tanı ve tedavisinde durum oldukça iyi. Eskiden sadece büyük şehirlerde tedavi mümkünken, artık birçok ilde çocukluk çağı kanserlerinin tanı ve tedavisi yapılabilmekte ve başarı oranları da oldukça yüksek” dedi.

Medicana Zincirlikuyu Hastanesi Çocuk Onkolojisi Bölümü’nden Prof. Dr. Tezer Kutluk, Medicana International İstanbul Hastanesi Çocuk Hematolojisi Bölümü’nden Prof. Dr. Gülyüz Öztürk, Kanserli Çocuklara Umut Vakfı (KAÇUV) Genel Müdürü Alican Yurtsever ve Oyuncu Açelya Elmas’ın konuşmacı olarak katıldığı etkinlik, gazeteci Asuman Uğur’un moderatörlüğünde gerçekleştirildi.

Etkinlik kapsamında çocuklara yönelik drama atölyesi düzenlendi. Oyuncu Açelya Elmas’ın yönlendirdiği atölyede, çocuklar ve aileleri iletişim, gülümseme ve içsel mutluluk üzerine çeşitli aktiviteler gerçekleştirdi. Toplantının açılışında konuşan uzmanlar, erken teşhisin önemine ve çocukların tedavi sürecinde psikolojik ve sosyal desteklerin gerekliliğine dikkat çekti. Ayrıca etkinlik boyunca aileler bilgilendirildi ve çocuklarla birebir iletişim fırsatları sağlandı.

‘HER YIL DÜNYA GENELİNDE 0-14 YAŞ ARALIĞINDA YAKLAŞIK 400 BİN ÇOCUĞUN KANSERE YAKALANMASI BEKLENİYOR’

Prof. Dr. Tezer Kutluk, “Çocukluk çağı kanserleri, erişkin kanserleri kadar sık görülmese de önemli bir sorun oluşturuyor. Her yıl dünya genelinde 0-14 yaş aralığında yaklaşık 400 bin çocuğun kansere yakalanması bekleniyor. Türkiye’de bu sayı 0-14 yaş için 3 bin 500 civarında. Eğer gençleri de kapsayacak şekilde 19 yaşa kadar olan grubu dahil edersek, bu rakam 4 bin 500’e çıkıyor. Çocuk kanserleri erişkin kanserlerinden bazı yönleriyle farklıdır. En büyük fark, görülen kanser türleridir” dedi.

‘BELİRTİ VE BULGULAR GÖRÜLDÜĞÜNDE VAKİT KAYBETMEDEN HEKİME BAŞVURULMASI GEREKİR’

Uluslararası kuruluşlar tarafından, ‘Altın Eylül’ (Gold September) olarak adlandırılan kampanyanın, sadece bir renkten ibaret olmadığını, çocuklara verilen değeri vurgulayan özel bir anlam taşıdığını söyleyen Prof. Dr. Kutluk, şunları söyledi:

“Altın Eylül kampanyasıyla ailelerde, hastanelerde ve karar vericilerde farkındalık oluşturmak; tedaviye erişimde eşitsizlikleri azaltmak ve tüm çocukların uygun tedaviye ulaşmasını sağlamak hedefleniyor. Biz de Türkiye’de kurum olarak bu kampanyalara katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Çocuk kanserlerinde erişkinlerdeki gibi özel tarama yöntemleri yaygın olarak kullanılmaz. Bu nedenle erken tanıda ailelerin farkındalığı çok önemlidir. Çocuklarda kanseri düşündürebilecek belirti ve bulgular görüldüğünde vakit kaybetmeden hekime başvurulması gerekir. Zaten bebeklik ve çocukluk döneminde büyüme, gelişme ve aşı kontrolleri için düzenli doktor kontrolleri yapılmaktadır.”

ÇOCUK KANSERİNDE TANI VE BAŞARI ORANI

Prof. Dr. Kutluk “Bizim 'doğru zamanda, doğru yerde, doğru tedavi' diye bir kavramımız var. Çocuk kanserlerinde tedavi başarısı için bu çok önemlidir. Çünkü 1960’larda yüzde 20-25 civarında olan tedavi başarı oranı, bugün doğru zamanda doğru tedaviye ulaşabilen çocuklarda yüzde 85’e kadar çıkmıştır. Ancak savaş, doğal afetler veya ekonomik krizler yaşayan bölgelerde bu oran düşük kalmaktadır. Bugünün tıbbı, çocuklara ortalama yüze 85 oranında yaşama ve iyileşme şansı sunmaktadır. Bazı tümörlerde bu oran yüzde 95-100’e yaklaşırken, bazı hastalıklarda ise hala düşüktür. Dünyada araştırmalar, bu başarı oranını nasıl daha da artırabileceğine yoğunlaşmaktadır. Bir diğer önemli konu da tedaviye erişimdeki eşitsizliktir. İşte bu nedenle farkındalık kampanyaları özel bir önem taşıyor. Türkiye’de çocuk kanserlerinin tanı ve tedavisinde durum oldukça iyi. Eskiden sadece büyük şehirlerde tedavi mümkünken, artık birçok ilde çocukluk çağı kanserlerinin tanı ve tedavisi yapılabilmekte ve tedavilerde başarı oranları da oldukça yüksek" ifadelerini kullandı.

‘48 SERVİSE DOĞRUDAN ULAŞARAK YAKLAŞIK 2 BİN 400 ÇOCUĞA SOSYAL DESTEK SAĞLADIK’

KAÇUV Genel Müdürü Alican Yurtsever ise “Bugünkü farkındalık etkinliğinde temel olarak fiziksel tedavinin yanı sıra psikolojik ve sosyal desteklerin önemine dikkat çekeceğiz. Amacımız, erken teşhisin önemine dikkat çekmek ve fiziksel tedaviyle birlikte, çocuklar ile ailelerinin sosyal ve psikolojik destekle desteklenmesinin tedavinin ayrılmaz bir parçası olduğunu vurgulamak. Vakfımız, 2000 yılında Cerrahpaşa Hematoloji-Onkoloji Biriminde çalışan doktorlar ve tedavi gören çocukların aileleri tarafından kuruldu. Başlangıçta tedavi ücretleri ve ilaç masrafları karşılanamadığı için bu konuda destek sağladık. Daha sonra, çocukların odalarda yalnız kaldığını ve oyunun tedavide önemli bir yer tuttuğunu fark ederek hastanelerde oyun odaları inşa ettik. Ailelerin göç nedeniyle barınma sorunları yaşadığını gördük ve aile evleri kurarak bu problemi çözdük. Bu evlerde ayrıca psikolojik destek de sağlıyoruz. Tüm Türkiye’ye de destek sunuyoruz. 25 yılda, 48 servise doğrudan ulaşarak yaklaşık 2 bin 400 çocuğa sosyal destek sağladık. Servislere ‘hoş geldin’ kutuları gönderiyor ve çocuklara ulaştırıyoruz. 2025 yılı Şubat ayında ise Umut Merkezi’ni kurduk. Burada hem yüz yüze, hem de online olarak çocuklara ve ailelerine psikolojik danışmanlık ve destek veriyoruz. Bugünkü Kanserli Çocuklara Umut Vakfı’nın sağladığı destekleri tüm kamuoyuyla paylaşmayı hedefliyoruz” dedi.

ELMAS: İÇSEL MUTLULUK VE HUZUR DA İYİLEŞMENİN TEMEL KAYNAKLARIDIR

Oyuncu Açelya Elmas da “Ben 4 kez Hodgkin Lenfoma atlattım. Bu süreci çalışarak, setimde ve tüm oyuncu arkadaşlarım ile dostlarımın desteğiyle geçirdim. Farkındalık yaratmak amacıyla pek çok seminer, görüşme ve konuşmaya katıldım. Çocuklarla ve ailelerle çalışmaya başladım ve süreç bu şekilde ilerledi. Bugün çocuklar ve aileleriyle görüşeceğiz ve yaratıcı drama çalışmalarıyla iletişim, gülümseme ve içsel mutluluk üzerine güzel bir program gerçekleştireceğiz. Hastalık süreci zor ve hepimizin kabul etmesi gereken bir süreç. Günlük yaşamımız eskisi gibi rahat ve keyifli olmayabilir; daha stresli ve zorlu şartlar altında yaşıyoruz. İlk adım olarak, hastalığın kalıcı değil geçici olduğunu kabul etmek önemlidir. Ailelerin bu süreçte rolü büyük. Çocuklara hastalığı hissettirmemek, onlara daha mutlu ve huzurlu bir ortam sağlamak gerekir. Çünkü bu hastalığın en büyük ilacı moraldir. Gülümseme gerçek bir şifa ve ilaçtır. İçsel mutluluk ve huzur da iyileşmenin temel kaynaklarıdır. İyileşmek mümkündür; içimiz umut doludur. Biz de elimizden gelen her şeyi yapmaya çalışıyoruz. Hem farkındalık yaratmak hem de hastaların yanında olmak için çabalarımızı sürdürüyoruz” diye konuştu.