Politika

'Terörsüz Türkiye' komisyonunda, sendika temsilcileri dinlendi

Gizem CENGİL/ANKARA, (DHA)- TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, işçi ve memur sendikaları ile oda ve dernek temsilcilerini dinlemek üzere toplandı. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Ümit ediyorum ki en kısa zamanda sadece Türkiye'de silahların sustuğu bir ortam değil, bütün bölgede silahların sustuğu, kardeşliğin hakim olduğu, insanlar arasındaki etnik, mezhebi ve siyasi farklılıkların çatışma sebebi değil, bir bütünleşme ve birleşme vesilesi haline dönüştürüldüğü bir Türkiye'yi ve bir bölgeyi inşa ederiz" dedi.

TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında TBMM Tören Salonu'nda toplandı. Komisyonun 8'inci toplantısına komisyonu üyelerinin yanı sıra Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ), Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ), Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Memur Sendikaları Konfederasyonu (Memur-Sen), Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu (Türkiye Kamu-Sen), Birleşik Kamu İşgörenleri Sendikaları Konfederasyonu (Birleşik Kamu-İş), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) temsilcileri katıldı.

'SİYASET YARGI ELİYLE DİZAYN EDİLMEYE ÇALIŞILIYOR'

Toplantı öncesi söz alan CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, 'Terörsüz Türkiye' hedefi doğrultusunda Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş başta olmak üzere pek çok kişinin son derece samimi, içten, cesur çalışmalar yaptığını söyleyerek, "Biz bu komisyon çalışmasını nasıl bir Türkiye'de, nasıl bir siyasi atmosferde yaptığımızı da bugün konuşmak durumundayız. Türkiye'nin gündemine bunu getirmek zorundayız. Türkiye'de maalesef, siyaset yargı eliyle dizayn edilmeye çalışılıyor. Adliye koridorlarında bir türlü aranıp bulunamayan asliye hukuk mahkemeleriyle bir siyasi dizayn yapılıyor. Bu bugün Cumhuriyet Halk Partisi'ne yapılıyor. Çünkü biz Türkiye'nin birinci partisiyiz. Çünkü ilk seçimde iktidara gelecek partiyiz. Ama bugün iktidar partisi bulabildiği yargı aparatlarıyla Cumhuriyet Halk Partisi'ne karşı bir darbe girişimi içerisindedir. Teşhisi doğru koymak zorundayız. Bakın kısaca kavramsallaştıracak olursak, bir kayyımlaştırma sürecinden geçiliyor. Seçilmiş belediye başkanlarımız görevlerinden alınıyor. Tutuksuz yargılanmaları gerekirken tutuklu yargılanıyor. Yapılabilirse yerine kayyım atanıyor. Eğer kayyım atanacak gibi değilse terörle ilişkilendirilerek görevden alınıyor ve bütün bunlarla birlikte aslında halk iradesine, seçmen iradesine darbe vurulmuş oluyor. Açık bir gerçeklik olarak önümüzdedir. Biz hiç kimsenin yargılanmayacağını söylemiyoruz. Ama özellikle seçilmişler bakımından yargılamanın tutuksuz olması gerektiğini ve halk iradesine, demokrasiye saygının en temel gereğinin bu olduğunu söylüyoruz" dedi.

'İSRAİL'İN SALDIRILARI, ÇALIŞMALARIN ÖNEMİNİ HATIRLATTI'

Komisyonun açılış konuşmasını yapan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Bu komisyonumuzun yapmış olduğu görevin, ne kadar önemli olduğunu hatırlatan gelişmelerden birisi hiç şüphesiz 2 gün evvel Doha'da gerçekleştirilen İsrail'in saldırısıdır. İsrail aynı gün içerisinde 3 egemen ülkeye birden; Katar'a, Tunus'a ve Yemen'e saldırarak aslında bölgedeki saldırgan tutumlarıyla ilgili yeni bazı sinyalleri ortaya koymuştur. Hem Sumud İnsani Yardım Filosu'nun hedef alınarak Tunus'ta saldırının gerçekleşmesi hem de esası itibarıyla Amerika Birleşik Devletleri'nin müttefiki olan ve bölgedeki en önemli güçlerinden birisi olan Katar'da bu saldırının ortaya konulmuş olması, gerçekten artık her birimizi alarme eden fevkalade önemli bir işaret fişeğidir. Bu saldırıyla açıkçası İsrail, 'Ben istediğim ülkede istediğim insanı öldürebilirim' mesajını çok net bir şekilde vermiş, hiçbir ülkenin egemenlik hakkını tanımadığını bir kez daha çok açık bir şekilde ortaya koymuştur. Amerika Birleşik Devletleri'nin hangi üsse sahip olursa olsun bölge halklarını, bölge ülkelerini korumayacağını ya da koruyamayacağını ortaya koymuştur. Böylece, bölge halklarının neredeyse tamamına karşı bir düşmanlık ilişkisi içerisinde olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur" diye konuştu.

'BERABER OLDUĞUMUZU ORTAYA KOYMAK MECBURİYETİNDEYİZ'

Şimdiye kadar pek çok saldırının gerçekleştiğini belirten Kurtulmuş, "Bu son saldırıların hepimizi gerçekten derin bir uyanışa sevk etmesi gereken bir adım olduğuna inanıyorum. Bu çerçevede bu komisyonun yüklendiği görev de en az bu uyarı kadar önemli tarihi bir sorumluluktur. Biz böylece zaten bölerek, parçalayarak, terör örgütleri vasıtasıyla, vekalet örgütleri vasıtasıyla Orta Doğu halklarının içine nifak sokarak, ülkeleri, bölgeleri karıştırarak yoluna devam eden bu anlayışa karşı, jeopolitikten kaynaklanan Siyonizmin yayılmacı anlayışına ve siyasetine karşı biz de bölge halkları olarak beraber olduğumuzu ifade etmek, ortaya koymak mecburiyetindeyiz. Tam da bu komisyonun varlık sebebi, bu gerekçelerden kaynaklanmıştır. Adından da anlaşılabileceği gibi milli dayanışmayı ortaya koymak, Türkü ile Kürdü ile farklı etnik ve mezhebi farklılıklarıyla kardeşliği ortaya koymak ve Türkiye'de demokrasinin standartlarını artırarak, herkesin özgür ve güvenlik içerisinde yaşadığı bir ülkeyi kurmak ve buna destek olmak bu komisyonun başlıca hedefidir. Bu çerçevede ümit ediyoruz ki büyük mesafe alındı. Bu komisyon gerçekten gayretli bir çalışmaya ev sahipliği yapıyor. Burada önemli görüşmeler yapıyoruz. Şimdiye kadar toplumun farklı kesimlerini temsil eden arkadaşlarımız, bireysel olarak ya da kendi temsil ettikleri sivil toplum kuruluşları adına burada söz aldılar. Herkes kendi farklı görüşlerini ifade etmekle birlikte herkesin ortak meramı; 'Evet biz kardeşlik istiyoruz, barış istiyoruz, huzur istiyoruz, esenlik istiyoruz ve hep beraber Türkiye'nin güvenlik içerisinde yaşayabileceği bir ülke olmasını istiyoruz' kanaatini ortaya koydu. Dolayısıyla bu çalışmaları en kısa zamanda olgunlaştırmak ve bir nihai sonuca ulaştırmak komisyonumuzun başlıca görevidir" diye konuştu.

Komisyonun gerçekleştirdiği dinlemelerin, görüş almaktan ibaret olmadığına dikkat çeken Kurtulmuş, "Burada her arkadaşımızın dile getirdiği görüşlerin tabii ki tamamı nihai raporumuzda yer almasa bile burada dile getirilen görüşler, nihai raporlarımızın oluşmasına büyük katkı sunacaktır. Ama bundan da önemlisi daha evvel de ifade ettiğim gibi burada söz olan her bir arkadaşımız Türkiye'de toplumsal mutabakatın oluşması, toplumsal rızanın gelişmesine şimdiye kadar çok büyük katkı sundular. Bundan sonra da sunmaya devam edecekler. Ümit ediyorum ki en kısa zamanda sadece Türkiye'de silahların sustuğu bir ortam değil, bütün bölgede silahların sustuğu, kardeşliğin hakim olduğu, insanlar arasındaki etnik, mezhebi ve siyasi farklılıkların çatışma sebebi değil, bir bütünleşme ve birleşme vesilesi haline dönüştürüldüğü bir Türkiye'yi ve bir bölgeyi inşa ederiz. Bu toplantılara başladığımız ilk günden itibaren en temel iddialarımızdan birisi aslında 'Terörsüz Türkiye', terörsüz bir bölgenin de teminatı olacaktır. Ümit ediyorum; gayretle yürüttüğümüz, büyük bir titizlikle bugüne kadar getirdiğimiz bu çalışmaları en kısa süre içerisinde nihayete erdirecek ve terörsüz bir Türkiye'nin, terörsüz bir bölgenin kurulabilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde teşkil edilen komisyon olarak görevimizi yerine getireceğiz ve tekliflerimizi Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'na sunmuş olacağız" dedi.

'ŞEHİTLERİMİZİN HATIRASI SÜRECİN KIRMIZI ÇİZGİSİ OLMALIDIR'

Komisyonda konuşan Memur-Sen Konfederasyonu Genel Başkanı Ali Yalçın, 'Terörsüz Türkiye' vizyonunun, yalnızca bir güvenlik stratejisi değil, aynı zamanda bir toplumsal sözleşme olduğunu vurgulayarak, "Hepimizin ortak meselesidir. Bu süreci toplumsallaştırmak, sivil toplum örgütlerini paydaş kılmak, yeni ve sivil bir anayasa ile taçlandırmak, 'Türkiye Yüzyılı'nın ön koşuludur. Memur-Sen olarak sürece ilişkin dikkat edilmesi gereken birkaç hususun altını çizmek istiyorum. Süreç, özgürlük, adalet, demokrasi ve milli birlik temelinde yürütülmelidir. Sivil toplum kuruluşları sadece dinlenen değil, gerçek anlamda sürecin paydaşı kılınmalı, yalnızca bir defaya mahsus görüş alınmamalıdır. Devlet kuşatıcı ama kararlı olmalı, terörü cesaretlendirecek hiçbir adım söz konusu olmamalıdır. Çözüm sürecinde, tüm iyi niyet ve çabalara rağmen yaşanan olumsuzlardan ders çıkarılmalı, sürecin sabote edilmesine ve sekteye uğratılmasına karşı ihtiyatlı olunmalıdır. Yeni ve sivil bir anayasa yapılmalı, toplumun bütün kesimlerini kapsayan toplumsal sözleşme oluşturulmalıdır. Terörün mağdur ettiği vatandaşlarımızın acısı politize edilmemeli, toplumsal vicdanın ortak paydası olmalıdır. Terör örgütü PKK, sadece Türkiye ve Irak'ta değil hangi adı taşırsa taşısın, bütün ülkelerdeki bileşenleriyle birlikte silah bırakmalıdır. Suriye'deki yapılanma orada durduğu müddetçe 'Terörsüz Türkiye' projesi gerçekleşmemiş olacaktır. İsrail-Amerikan projesinin Suriye'de hayat bulmasına müsaade edilemez. Bu konu pazarlık konusu yapılamaz. Yine şehitlerimizin hatırası, gazilerimizin fedakarlığı, annelerimizin gözyaşı bu sürecin kırmızı çizgisi olmalıdır. Biz eminiz; terör vesayeti kalktığında Türkiye sadece daha güvenli değil; aynı zamanda daha huzurlu, daha güçlü ve daha müreffeh olacaktır. Bu hedefe ulaşmak için bizler de üzerimize düşen her sorumluluğu almaya hazırız. 'Terörsüz Türkiye', 'Türkiye Yüzyılı'nın ön şartıdır" diye konuştu.

Toplantı, diğer sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin sunumları ile devam ediyor. (DHA)