Politika

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Komisyonun İmralı kararı, terörün tasfiyesini hızlandıracak

Aybala MELEK/ANKARA, (DHA)- CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, "'Terörsüz Türkiye' sürecini, gündelik siyasetin yıpratıcı tartışmalarının uzağında tutmaya özen gösterdik. Komisyonun aldığı en son kararı, sürecin önünü açan, sürece katkı sunacak, terörün tasfiyesini hızlandıracak bir karar olarak değerlendiriyoruz" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Güney Afrika ziyareti dönüşü, uçakta gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Erdoğan, G20 Zirvesi'nin ilk defa Afrika kıtasında düzenlenmesinden memnuniyet duyduklarını belirterek, "Türkiye'nin Afrika ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmeye atfettiği ehemmiyet, sizlerin de malumudur. Bu zirve, bu bakımdan ayrıca önemli ve anlamlıdır. Türkiye, bundan sonra da kıtayla iş birliğini, dayanışmasını her alanda ilerletmeye devam edecektir. Zirve vesilesiyle yaptığımız görüşme ve hitaplarda, Gazze soykırımından iklim krizine, sürdürülebilir kalkınmadan yeşil dönüşüme kadar birçok kritik konuya temas ettik. Ülkemizin bu meselelerdeki duruşunu ve politikalarını kayda geçirdik. Gazzeli kardeşlerimizin yaşadıkları zulüm ve sıkıntılar, burada da gündemimizin ilk sırasındaydı. Gazze'de iki yıllık vahşetin ardından bizim de çabalarımızla sağlanan ateşkesin mutlaka korunmasının ve yeniden inşa faaliyetlerinin önemine dikkat çektik. En az gelişmiş ülkelerin, Birleşmiş Milletler 2030 sürdürülebilir kalkınma hedeflerinde geri kalmaması için ihtiyaç duydukları mali desteğin teminine vurgu yaptık. 'Kimseyi geride bırakmama' ilkesinin uluslararası topluma rehberlik etmesi gereğinin altını çizdik. Zirve vesilesiyle MIKTA liderleri olarak da bir araya geldik. Hepsi aynı zamanda G20 üyesi olan MIKTA ülkeleriyle iş birliğimizi gelecekte daha da güçlendireceğiz" dedi.

'ZORLU İMTİHANLARDAN BAŞARIYLA ÇIKMASINI BİLDİK'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünya ekonomisinin son yıllarda ağır yaralar aldığını kaydederek, "Salgından tutun sıcak çatışmalara, adına 'ticaret savaşları' denilen zorlayıcı süreçlerden göçlere, iklim krizi ve doğal felaketlere kadar birçok ağır sınama ile karşı karşıya kaldık. Türkiye olarak tüm bu süreçlerden biz de etkilendik. Ancak bütün zorlu imtihanlardan başarıyla çıkmasını bildik ve hızla toparlanıyoruz. Ülkeler günümüzde dünyanın herhangi bir yerindeki menfi gelişmelerden, krizlerden çok kolay etkileniyor. Bu nedenle küresel anlamda sürdürülebilir kalkınmayı bir ya da iki ülkenin gayretleriyle değil, topyekün ve kararlı adımlarla sağlayabiliriz. Bu nedenle hem uluslararası platformlarda hem de ikili görüşmelerimizde daima iş birliğini önemsiyor, ülkelerin ekonomik anlamda da 'kazan-kazan' anlayışıyla birbirlerine yaklaşmasının gerekliliğini ortaya koyuyoruz. Ekonomilerimizi çeşitlendirmeli, krizlere karşı dirençli hale getirmeliyiz. Enerji güvenliği artık bir lüks değil, stratejik bir zorunluluktur. Bu noktada altını çizdiğimiz önemli bir kavram da kapsayıcılıktır. Sadece 'Ben ve çevremdeki kalburüstü ülkeler kazansın' anlayışı da bize göre sakattır ve sürdürülebilir olmaktan uzaktır. Daha adil bir dünya mümkün. Yeter ki büyük devletler, insanı merkeze alan politikaları samimiyetle yürütsün" diye konuştu.

'GAZZE MESELESİNDE KARARLILIĞIMIZI DEVAM ETTİRİYORUZ'

Uluslararası toplumun kararlı, tutarlı ve yaptırım gücü olan bir irade ortaya koymasıyla Netanyahu'nun durdurulabileceğine inandığını kaydeden Erdoğan, "Verdiği sözü bir çırpıda çiğneyen, göz göre göre çekinmeden cinayet işleyen bir canilikle karşı karşıyayız. İsrail'in doğruları konuşmadığını, insan öldürmek için bahane ürettiğini, Filistinlilere zulmettiğini artık herkesin anlamış olması gerekir. Hamas, İsrail'in bütün bu provokasyonlarına karşı büyük bir sabır örneği ortaya koyuyor ve ateşkese bağlı kalıyor. Bu ateşkesin eksiksiz uygulanması şarttır. Filistinliler bir yandan da Gazze'deki insani felaketle mücadele ediyor. Onların bu zorlu mücadelesine destek olmak, bütün ülkelerin borcudur. Özellikle İsrail'i böylesi pervasız hale getiren ülkeler, bir an önce elini taşın altına koymalıdır. Birleşmiş Milletler, maalesef bugüne kadar üzerine düşeni yapamadı. Bundan sonra atılacak adımlarla Birleşmiş Milletler'in ağırlığını hissettirebilmesi şart. İsrail'e yönelik diplomatik baskının hissedilir derecede artırılması ve engelsiz insani yardımların bölgeye kesintisiz ulaşımının önünün açılması ertelenemez bir mecburiyettir. Bölgede kış kendini hissettirmeye başlıyor. Türkiye olarak Gazze meselesinde ilk günkü kararlılığımızı devam ettiriyoruz" ifadelerini kullandı.

'SURİYE'NİN KADERİNE SURİYE HALKI KARAR VERECEKTİR'

Erdoğan, Suriye'nin toprak bütünlüğünün esas olduğunu vurgulayarak, "Suriye'nin kaderine, Suriye'nin halkı karar verecektir. Suriye'deki en ufak bir karışıklığın ve istikrarsızlığın nasıl ağır faturalar oluşturduğunu en iyi bilen ülke Türkiye'dir. Ülkemizin milli güvenliği ve huzuru söz konusu olduğunda daha önce hangi adımları attığımız herkesin malumudur. Benzeri bir tehdit ve tehlikeyle tekrar karşılaşmak istemeyiz ama karşılaşırsak da gereğini yaparız. Hep söylüyorum, bizim kimsenin toprağında, egemenliğinde gözümüz yok. Biz Suriye, Irak ve Lübnan başta olmak üzere bölgemizin her karışında barış, huzur ve güvenlik istiyoruz. Bunu da hiçbir ayrım yapmadan herkes için tüm halklar için istiyoruz. Aslında İsrail yönetimi bölgede attığı her adımın hem hukuksuz hem de istikrarsızlık kaynağı olduğunu biliyor. Siz İsrail basınının ne yazdığından çok Türkiye'nin ne yaptığına odaklanın. Buradan zaten neticesini alırsınız. Biz, kendi stratejik önceliklerimiz çerçevesinde neye ihtiyaç duyuyorsak, onu yapıyoruz ve bundan sonra da yapacağız" dedi.

'YAPICI TAVRI SÜRDÜRMEYE HAZIRIZ'

Ukrayna'da barış için bir zemin oluşmasının uzun zamandır gayret gösterdikleri konu olduğunu belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

"Amerikan Başkanı Donald Trump ile de Ukrayna konusunda neler düşündüğümüzü çeşitli vesilelerle konuştuk. Biz, adil bir barışın kaybedeninin olmayacağını düşünüyoruz. Adil barışa ulaşmanın yolunun da müzakereden, bir araya gelmekten geçtiği kanaatindeyiz. Şimdi ortaya konulan barış planının bir zemin olup olmayacağı tartışılıyor. Bu plan üzerinde anlaşma mümkün mü? Evet, mümkündür ama nasıl? Bunun üzerinde durmak gerekiyor. Plan, tarafların meşru beklentilerini, güvenlik ihtiyaçlarını yeni istikrarsızlıklar doğurmayacak şekilde karşılarsa anlaşma mümkün olur. Biz uzlaşının, hemfikir olunan konularla, pozitif gündemle başlatılan bir müzakereyle mümkün olabileceğini düşünüyoruz. Herkesi tatmin eden bir zemin oluşturulursa, kalıcı bir çözüm kapısı açılır. Adil ve kalıcı barışın önünü açacak önerilerin müzakere edilerek başlaması, süreci olumlu şekilde etkiler. Türkiye olarak daha önce İstanbul'da nasıl önemli bir rol oynadıysak, bugün de aynı yapıcı tavrı sürdürmeye hazırız."

'KARARLILIKLA HAREKET ETMEYİ SÜRDÜRECEĞİZ'

CHP'nin İmralı'ya gidecek heyette yer almama kararını değerlendiren Erdoğan, "Cumhur İttifakı olarak, 'Terörsüz Türkiye' çalışmalarını eş güdüm içinde yürütüyoruz. Hem bizim Sayın Bahçeli’yle hem de arkadaşlarımızın MHP'deki muhataplarıyla yakın diyaloğu var. Ayrıca DEM Parti heyetini de belli periyotlarla kabul ediyoruz. Bu çalışma modeli ile süreci buraya kadar kazasız belasız getirdik. Meclis'te kurulan komisyon, farklı siyasi partilerin sürece dahil olması ve katkı vermesi açısından çok mühimdi. Komisyon, Sayın Meclis Başkanımızın riyasetinde önemli işlere imza attı. Biz de komisyona her türlü katkıyı, desteği verdik. 'Terörsüz Türkiye' sürecini, gündelik siyasetin yıpratıcı tartışmalarının uzağında tutmaya özen gösterdik. Komisyonun aldığı en son kararı; sürecin önünü açan, sürece katkı sunacak, terörün tasfiyesini hızlandıracak bir karar olarak değerlendiriyoruz. Partimizi temsilen Hatay Milletvekilimiz Hüseyin Yayman'ı görevlendirdik. Hüseyin Bey uzun yıllar bu meseleyi çalışmış, daha önce Akil İnsanlar Heyetimizde yer almış bir arkadaşımız. Bu konuya vukufiyeti sebebiyle partimiz adına çalışmalara Hüseyin Bey katılacak. 'Terörsüz Türkiye' menziline varana kadar sabırla, samimiyetle, cesaretle ve kararlılıkla hareket etmeyi sürdüreceğiz" dedi.

'KILIÇDAROĞLU DA İSYAN ETMİŞTİR'

Erdoğan, belediyelerin yöneticilere milletin emaneti olduğunu kaydederek, "Tıpkı oturduğumuz koltuklar, bulunduğumuz makamlar gibi millete aittir. Onların emanetine el uzatmaya yeltenenlerin ellerini kırmak ve açtıkları yolları tıkamak da devletin en temel vazifesidir. Milletin bir kuruşunu dahi, kimsenin çetelerine, çıkar gruplarına peşkeş çekmesine izin vermedik, bundan sonra da vermeyiz. Şayet birileri mevcut sistemden tünel kazarak, hırsızlıklarına, yolsuzluklarına, rüşvet çarklarına su taşıyan bir yol açmışlarsa, kimsenin şüphesi olmasın, o yolları da keseriz. Sayın Kılıçdaroğlu da görüyoruz ki koyunlarında besledikleri yılanlardan rahatsız olmuş ve isyan etmiştir. CHP'yi rüşvet, irtikap, hırsızlık, yolsuzluk girdabına sürükleyen anlayıştan rahatsız olduğunu söylüyor. Demek ki bir rüşvet çarkı var. Onu kendisi de kabul ediyor. Bugün, CHP yönetiminin tek gündemi yargının önündeki korkunç iddiaları perdelemek, dikkatleri başka yönlere çekmek, gürültü çıkartarak partinin içine düştüğü bataklığın görülmesini engellemektir. Umarız CHP'liler, partilerini çepeçevre kuşatan bu ahtapottan kurtarabilir" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yıllardır milletimize, bunların gözleri olduğunu ancak gerçekleri görmediklerini, kulakları olduğunu fakat hakikatleri işitmediklerini, dilleri olduğunu ancak doğruları söylemediklerini hep anlattık, anlatıyoruz. En son deprem bölgesinde 350 bininci konutun anahtar teslimini yaptık. Bu sıradan bir rakam değil. Halep oradaysa arşın burada. Gidin 'Asrın Felaketi'nin yıktığı şehirlerimizin nasıl ayağa kalktığını görün. Fakat bunlar oralara sadece oy istemeye gittikleri için milletin durumu ile zerre kadar ilgilenmedikleri için, çamur atmakla meşguller. Seçim zamanı depremzedeler kendilerini seçmeyince onlara nasıl ağır hakaretlerle saldırdıklarını. Biz milletimize yapılan hiçbir şeyi unutmayız, unutturmayız. Değerli arkadaşlar, daha millete temel belediyecilik hizmetini veremeyen CHP, çıkıp bize ahkam kesiyor. En büyük şehirleri trafiğe, susuzluğa mahkum eden, çöplerini toplayamayan CHP'nin sözüne milletim de asla itibar etmeyecektir" dedi.

'ÜLKEMİZİ HER ALANDA KALKINDIRMAK İÇİN GAYRET GÖSTERİYORUZ'

Türkiye'nin, dünyanın parlayan yıldızı olduğunu söyleyen Erdoğan, "Ülkemizi her alanda kalkındırmak için gayret gösteriyoruz. Bir ülkenin gücü kendi ayaklarının üzerinde durmasıyla ölçülür. Biz kendi yolumuzu çiziyoruz, kendi kaderimizi kendi ellerimizle inşa ediyoruz. Ülkemizin potansiyelinin farkındayız ve bunu harekete geçirmek için çaba gösteriyor, adımlarımızı bu doğrultuda atıyoruz. Yüksek teknoloji, enerji, araştırma-geliştirme gibi alanlarda yerli üretim kapasitemizi artırmak, temel amaçlarımız arasında. Kendi tankımızı, uçağımızı, insansız hava aracımızı üretiyoruz. Sağlam bir aile yapısının korunmasını, aileye yönelik saldırıların bertaraf edilmesini son derece önemsiyoruz. Her alanda bugünü değil, geleceği, 50 yıl sonrasını, 100 yıl sonrasını özellikle düşünerek, adımlarımızı da buna göre atıyoruz. Nasıl, devraldığımız Türkiye ile bugünün Türkiye’si arasında uçurum varsa, gelecek nesillere devredeceğimiz Türkiye de bugünün fersah fersah ilerisinde olacaktır" ifadelerini kullandı. (DHA)