Mikail KARAMAN-Canberk ÖZTÜRK/ANKARA, (DHA)- ANKARA'nın Altındağ ilçesinde köy mimarisi ve kültürünün yaşatıldığı Altınköy Açıkhava Müzesi'nde, suyla çalışan değirmende elde edilen un, müzedeki işletmeler tarafından pide ve köy ekmeğine dönüştürülerek satılıyor.
Altınköy Açıkhava Müzesi'nde yer alan 100 yıllık su değirmeni, 12 yıl önce Karabük'ün Safranbolu ilçesinden taşıma yöntemi ile getirildi. Değirmen, onarım çalışmaları sonrası hizmet vermeye başladı. Elektrik enerjisi olmadan çalışan değirmende, müzenin tarlalarında yetiştirilen ve şehrin kırsal bölgelerinden getirilen buğdaylar öğütülüyor. Müzeyi gezen ziyaretçiler, Ankara'da suyla çalışan tek değirmene de ilgi gösteriyor. Değirmenin ustası Sefer Ezgin, 6 yıldır değirmeni işlettiğini söyleyerek, değirmende yıllık 1 ton buğday öğütüldüğünü söyledi. Ezgin, "Geçmişten günümüze su değirmenciliği nasılsa biz burada hala aktif şekilde onu yaşatmaya çalışıyoruz. Hem ziyaretçilerimize tanıtıyoruz, hem de burada elde ettiğimiz unları ziyaretçilerimize satış imkanı sunuyoruz. Köy meydanındaki fırında da ekmeğimizi yapıyoruz. Su tasarrufuna önem verdiğimiz için kuyu suyunu devridaim yaptırarak değirmenimizi çalıştırmaya gayret ediyoruz” diye konuştu.
'ANKARA'DA SADECE BURASI VAR'
Su değirmenlerinin tarihçesinin kesin olmamakla birlikte M.Ö. 6’ncı yüz yıla dayandığını ifade eden Ezgin, "1920’lere kadar aktif kullanılıyor. Elektriğin gelmesiyle birlikte kullanımı 1970’lere kadar iyice yavaşlamaya başladıktan sonra nadir kalıyor Türkiye'de. Ankara'da sadece burası var. Türkiye'de de Karadeniz bölgesinde nadir diyebileceğim kadar az" dedi. Değirmenin taş, çark ve gövde tarihinin 100 yılın üzerinde olduğunu belirten Ezgin, “Bunlar taşıma sistemiyle Safranbolu'dan buraya getirildi. Aynı mimariyle kuruldu. Aynı mimarinin üzerine hiçbir şey eklenmeden günümüzde çalıştırılmaya devam ediliyor. Nostalji havası var, aynı zamanda üretim de yapıyoruz. Genel olarak yaşları olgun ziyaretçilerimiz geçmişe gittiklerini ve duygulandıklarını söylüyorlar. Hatta geçmişteki o unun lezzetini ve kokusunu aldıkları zaman geliyorlar bizden un alıyorlar. Ekmek yapıp yiyeceklerini söylüyorlar. Çoğu ziyaretçimiz memnun kalıp tekrardan geliyor” dedi.
'ÇIKARDIĞI SES HUZUR VERİYOR'
Fabrikasyon un ile değirmende üretilen unun birbirinden farklı olduğunu belirten Ezgin, “Gelen ziyaretçilerimiz bana ayrı bir heves katıyorlar. Geçmişi yaşayan en genç değirmencilerdenim. Bu konuda gurur duyuyorum ve daha çok hevesleniyorum. Öğrenmek isteyen olursa bunu öğretmek için savaşırım. O taşın tıkır tıkır dönerken çıkardığı ses bana huzur veriyor. Benim için bulunmaz muazzam bir meslek” diye konuştu. (DHA)