Gizem KARADAĞ-Ali Oğulcan ARSLAN/ANKARA, (DHA)- MEME Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında Roche İlaç Türkiye’nin katkılarıyla hazırlanan ‘Erken Evre HER2+ Meme Kanserinde Kişiselleştirilmiş Tedavi Yaklaşımlarının Klinik, Ekonomik ve Toplumsal Değeri Araştırması’nın sonuçları açıklandı. Araştırmaya göre, kişiselleştirilmiş tedavi stratejileri sayesinde 10 yıl içinde yaklaşık 3 bin 859 kadında metastaz gelişiminin önlenebileceği öngörülüyor. Çalışma ayrıca, erken evre meme kanserinde tedavi gören kadınların iş gücüne kazanım oranlarının arttığı ve üretkenlik kaybının azaldığını ortaya koydu.
Ankara’da düzenlenen programda, Roche İlaç Türkiye’nin katkılarıyla Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Simten Malhan ve Ankara Şehir Hastanesi Tıbbi Onkoloji Kliniği Eğitim Görevlisi Prof. Dr. Mehmet Ali Nahit Şendur tarafından hazırlanan ‘Erken Evre HER2+ Meme Kanserinde Kişiselleştirilmiş Tedavi Yaklaşımlarının Klinik, Ekonomik ve Toplumsal Değeri’ araştırmasının sonuçları paylaşıldı. Araştırma, erken evre meme kanserinde kişiselleştirilmiş tedavi yaklaşımlarının yalnızca hastalar için değil, sağlık sistemi ve toplum için de yarattığı değeri bilimsel verilerle ortaya koyuyor. Çalışmada, 2019-2030 dönemi için Türkiye’de geliştirilen HER2+ Erken Evre Meme Kanseri Etki Modeli sonuçları sunularak, klinik, ekonomik ve toplumsal faydaları bütüncül biçimde değerlendirildi.
‘10 YILDA 25,4 MİLYAR TL MALİYET TASARRUFU’
Çalışmaya göre, kişiselleştirilmiş tedavi stratejileri sayesinde 10 yıl içinde yaklaşık 3 bin 859 kadında metastaz gelişiminin önlenebileceği öngörülüyor. Çalışma kapsamında hazırlanan model, 102 bin 183 yaşam yılı, 79 bin 877 kaliteye ayarlanmış yaşam yılı ve 63 bin 294 üretken yaşam yılı kazancını ortaya koyuyor. Bu tablo, erken tanı ve kişiselleştirilmiş tedavilerin hem birey hem toplum düzeyinde yarattığı geri kazanılmış yaşam ve toplumsal katkı etkisini açıkça gösteriyor. Çalışmanın ekonomik yük odağı kapsamında, meme kanseriyle ilişkili toplam maliyetin yaklaşık yüzde 75’i dolaylı maliyetlerden (iş gücü kaybı, üretkenlik azalması, bakım masrafları vb.) oluşuyor. Bu durum, erken evrede doğru tedaviye erişimin yalnızca klinik değil, ekonomik açıdan da stratejik bir önem taşıdığını gösteriyor. Araştırmada, erken evrede uygulanan tedavilerin sağlık sistemi genelinde 10 yıllık dönemde 25,4 milyar TL düzeyinde doğrudan maliyet tasarrufu ve ulaşım ile bakım gibi tıbbi olmayan kalemlerde yaklaşık 7,1 milyar TL tutarında dolaylı tasarruf sağladığı belirtiliyor. Çalışmada, erken evre tedavi gören bireylerin iş gücüne kazanım oranlarının arttığı ve üretkenlik kaybının azaldığı görülüyor. Bu sonuç hem vergi gelirleri hem de sosyal güvenlik primleri açısından sağlık yatırımlarının uzun vadeli sürdürülebilirliğe katkı sunduğunu ortaya koyuyor.
‘48 ADET MOBİL KANSER TARAMA ARACIMIZ İLE TÜRKİYE'NİN HER YERİNDE VATANDAŞLARIMIZA ÜCRETSİZ OLARAK HİZMET VERİYORUZ’
Programa katılan Halk Sağlığı Genel Müdür Yardımcısı Uzman Dr. Hamit Harun Bağcı, yaptığı konuşmada, “Kanser çağımızın en ciddi sağlık sorunlarından birisi olmaya devam ediyor. Milyonlarca insan bu hastalıkla mücadele etmeye çalışıyor ve maalesef her 6 ölümden 1’i kanser nedeniyle gerçekleşiyor. Meme kanseri de dünyada kadınlarda en sık görülen kanser türlerinin başında geliyor. Her yıl yaklaşık 2,3 milyon kadın meme kanseri tanısı almakta, 700 bine yakın kişi bu nedenle hayatını kaybetmekte. Ülkemizde de dünyayla paralel olarak meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser türü olup, her yıl yaklaşık 27 bin kadına meme kanseri teşhisi konmakta ve maalesef 4 bin 500 kişi hayatını kaybetmekte. Bu demek oluyor ki istatistiklere baktığımız zaman aslında her 18 kadından 1’i yaşamı boyunca bu hastalığa yakalanmak riskine sahip. Meme kanseriyle mücadelede en etkili strateji, hastalığı erken evrede yakalayabilmek. Erken evrede yakalanan vakalarda tedaviye yanıt oldukça yüksek oluyor. Bu bilinçle Sağlık Bakanlığı olarak ülke çapında ücretsiz olarak kanser tarama programlarıyla meme kanseri farkındalığını artırmayı, erken tanı oranlarını yükseltmeyi hedefliyoruz” dedi.
Bağcı, “Erken tanı için biz gerek halk sağlığı merkezlerimizde, aile sağlığı merkezlerimizde ücretsiz tarama programlarımızı yürütüyoruz. Ayrıca 2025 yılı itibarıyla özellikle bu tip merkezlere erişimi kısıtlı olan köy ve kırsal kesimdeki vatandaşlarımıza da hizmetlerimizi ulaştırabilmek için mobil araç sayımızı artırdık. 2025 yılı itibarıyla 48 adet mobil kanser tarama aracımız ile Türkiye'nin her yerinde hizmet veriyoruz. Bu araçlarımız belli programlar dahilinde belirli ilçe merkezlerine veya köylere kadar gidip belli sürelerde oradaki kişilerin taramalarını gerçekleştirebiliyor. Tarama programlarının farkındalığını artırmak ve daha fazla kişiye ulaşmak amacıyla bu çalışmaları hızlandırdık. Bu çerçevede ilk 9 ayda 800 bin meme kanseri taraması yaptık. 42 bin 500 şüpheli pozitif vakayı ilgili merkezlere yönelttik. Yine tarama programlarımız kapsamında vatandaşlarımıza 40 milyon sms atarak, vatandaşlarımızın kanser taramalarına katılımlarını artırmayı başardık. Vatandaşlarımız gerçekten sms ile büyük oranda başvurularını artırdı ve son iki ayda birçok kişinin taramasını gerçekleştirdik” diye konuştu.
’21 SAĞLIKLI YAŞAM YILI SONUCUNU ORTAYA ÇIKARDIK’
Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Simten Malhan, konuşmasında, çalışmanın ekonomik bir analiz sağladığını ifade ederek, şunları kaydetti:
“HER2 pozitif meme kanserinde kişiselleştirilmiş tedavilerin ekonomik yansıması, klinik yansıması ve toplumsal yansıması üzerine bir araştırma gerçekleştirdik. Bu çalışma, çok önemli bir ekonomik analiz. Ama sadece bir bilimsel çalışma değil. Aynı zamanda sağlık sisteminin sürdürülebilirliğine katkıda bulunacak ipuçları içeren bir çalışma. Bu 10 yıllık bir süreç içerisinde kişiselleştirilmiş tedaviler, hedef tedaviler kullanılarak 3 bin 859 metastaz vakasını önleyebildiğimizi ortaya koyduk. Bu 3 bin 859 metastaz vakası ile birlikte aslında 100 bin sağlıklı sağ kalım yılını sağlayabildiğimizi gördük. Hasta başına bakacak olursak 27 sağkalım yılı, 21 kaliteli yaşam yılı ki bu gerçekten hastalıkla ilgilenmediğiniz 21 mükemmel sağlıklı yaşam yılı kazandırdığımızı ve bunun yanı sıra da üretim kayıplarına bakacak olursak yine hasta başı 16 üretime dönebileceği yaşam yılını kazandırdığını çalıştığımızın sonunda ortaya çıkardık. 3 bin 859 hasta için bunu kümülatifte değerlendirecek olursak 100 bin sağkalım yılı, 80 bin kaliteli yaşam yılı ve 60 bin üretime kazandırılan yaşam yılı olarak değerlendirebiliriz. Toplamda 25,4 milyar liralık 10 yıl içerisinde 3 bin 859 metastaz hasta önlendiğinde bir maddi kazanımında olduğunu vurgulamak istiyorum. Bu, sağlık sistemi açısından son derece önemli bir kazanım. Çünkü sadece maddi bir katkı sağlamanın ötesinde, hastaların tedavi için hastaneye gelme gereksinimini azaltarak sağlık sisteminin yükünü hafifletiyor. Böylece, kaynakların ihtiyaç duyulan diğer alanlara yönlendirilmesiyle verimlilik artarken, toplumsal bir değer de yaratılmış oluyor. Bunun yanı sıra metastaz son derece kompleks ve meşakkatli bir tedavi gerektirdiği için hastalara bunu yaşatmadan, hastayı kendisine, çocuğuna, annesine, babasına, ailesine, üretime ve topluma kazandırmak gibi çok daha önemli bir kazanç söz konusu. Manevi maliyetler, parasal değeri olamayacak kadar yüksek maliyetler. Dolayısıyla bunların kazanımı bir kadın için çok daha değerli. İstiyoruz ki bu çalışmanın sonuçları, kanıt niteliği taşıyan veriler olarak sağlık politikalarının şekillendirilmesine katkı sağlasın. Bu verilerin sağlık politika belgelerinde yer alması ve karar süreçlerine yön vermesi, en büyük temennimizdir. Bu çalışmada, sağlık ekonomisi alanında Türkiye’de ilk kez bir sağlık ölçüm birimi olarak üretkenliğe ayarlanmış yaşam yılı değerini hesapladık. Nasıl ki boyumuzu santimetreyle ifade ediyorsak, burada da üretim kayıplarını ölçmemizi sağlayan bir birimden söz ediyoruz: üretkenliğe ayarlanmış yaşam yılı. Bu kavram, Türkiye’de ilk kez bu çalışmayla ortaya kondu. Toplam 3.859 hasta için yaklaşık 60 üretkenliğe ayarlanmış yaşam yılı hesaplaması gerçekleştirildi. Bu sebeple de sağlık ekonomisi alanı için önemli bir katkı olduğunu düşünüyorum.”
‘YAKLAŞIK 25 MİLYAR TL EKONOMİK FAYDA SAĞLIYOR’
Ankara Bilkent Şehir Hastanesi Tıbbı Onkoloji ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Ali Nahit Şendur ise konuşmasında, meme kanserinin kadınlarda en sık görülen kanser türü olduğunu anımsatarak, şunları söyledi:
“Ülkemizde her yıl 22 ila 25 bin kadına meme kanseri tanısı konuluyor. Maalesef halen yüzde 12-15'lik kısmı metastatik evrede tanı almakta. Bu nedenle ‘Erken tanı hayat kurtarır’ anlayışıyla baktığımızda, erken tanının gerçekten hayat kurtardığını ve hastalığın metastatik evreye geçişini engellediğini görüyoruz. Meme kanseri tanısı alan hastaların fiziksel, sosyal, psikolojik ve ekonomik açıdan yeniden topluma kazandırılabilmesi için yürüttüğümüz bu çalışmada, erken tanı ve bireyselleştirilmiş tedavi sayesinde yılda yaklaşık 3.859 kadının metastatik evreye geçişini engellediğimizi ortaya koyduk. Ve bu da toplumsal anlamda da yaklaşık 25 milyar TL ekonomik fayda sağlıyor. Meme kanseri her geçen gün gerek tanısal süreçlerinin gerek tedavi süreçlerinin üstüne koyduğumuz bir hastalık. Gerçekten son 30 yıldaki gelişmelerle meme kanserindeki başarı net olarak ikiye katlandı. Bu nedenle hem erken tanıda hem de ileri evrede başarı oranlarımız oldukça yüksek. Ancak özellikle erken evrede tanı alan hastalarda uzun dönem şifa elde etmek mümkün. Bu hastalarda kişiye özel, bireyselleştirilmiş tedavi yaklaşımlarını benimseyerek; cerrahlar, patologlar ve meme cerrahlarıyla multidisipliner bir şekilde çalışıyoruz. Ameliyat öncesi tedaviyi entegre ederek hastayı en uygun şekilde operasyona hazırlıyor, ameliyat sonrası elde edilen patoloji sonuçlarına göre de tedavi planını yeniden şekillendiriyoruz. Kişiselleştirilmiş tedavi protokolleri uyguladığımız hastalarda uzun dönem sonuçları elde ettik. Bu sonuçlar açıkça gösterdi ki, kişiye özel yaklaşımlarla akıllı ilaçların tedaviye entegre edildiği uygun hastalar, en iyi yaşam süresine sahip oluyor. Erken tanı sayesinde artık bu hastaların metastatik evreye geçmediğini görüyoruz. Yürüttüğümüz bu çalışmada, her yıl 3.500’ün üzerinde hastanın metastatik evreye geçişini engellediğimizi ve bunun toplumsal ile ekonomik açıdan son derece büyük bir fayda sağladığını ortaya koyduk.” (DHA)




