Ceyda BIYIKLIOĞLU - Şevval CİNDİR/ İSTANBUL, (DHA)- Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, savunma sanayinin büyük bir atılım gerçekleştirdiğini belirterek, "Ana yüklenicilerden KOBİ'lere, araştırma kuruluşlarından üniversitelere uzanan, çok katmanlı bir ekosistem inşa ettik. Ürün, sistem ve alt sistem bazlı yerlileşme çalışmalarımız neticesinde; savunma ürünlerindeki yerlilik oranımızı 22 yılda yüzde 20'den yüzde 80'lerin üzerine çıkardık" dedi.

SAHA İstanbul Savunma, Havacılık ve Uzay Kümelenmesinin 6’ıncı Olağan Genel Kurul toplantısı, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Maçka Kampüsü'nde gerçekleşti. Toplantının açılışında konuşan SAHA İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Bayraktar, 10 yıl önce sadece 27 üyeyle yola çıkan SAHA’nın bugün 1300’ü aşkın üyesiyle Avrupa’nın en büyük sanayi kümelenmesi haline geldiğini anlattı. Küresel savunma harcamalarının 2,7 trilyon dolara ulaştığına dikkat çeken Bayraktar, “Bu rakam dünyadaki jeopolitik gerilimlerin ve güvenlik arayışlarının somut bir yansıması. Özellikle son 5 yılda Afrika ve Avrupa'daki artışlar, bölgesel dinamiklerin ne denli hızlı değiştiğini ve savunma sanayisinin stratejik önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. Özellikle Avrupa'daki bu artış, sadece Ukrayna'nın değil kıtanın tüm güvenlik mimarisinin yeniden şekillendiğini de bir kez daha açıkça gösteriyor" diye konuştu.

‘KÜRESEL SAVUNMA SANAYİ HARCAMALARI 2,7 TRİLYON DOLARA ÇIKTI’

Programda konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, "Yapay zekâdan yarı iletken teknolojilerine, kuantum bilişimden uzaya teknolojinin pek çok sahasında yaşanan gelişmeler, küresel güç mimarisini yeniden şekillendiriyor. Kritik teknolojilere erişim rekabeti, yalnızca ticari değil aynı zamanda jeopolitik bir yarışa dönüşüyor. Bu yarış, yeni blokların, yeni iş birliklerinin ve hatta yeni gerilim alanlarının zeminini hazırlıyor. Diğer yandan, dünyanın farklı bölgelerinde ortaya çıkan çatışmalar ve krizler; ’kurallara dayalı uluslararası sistem’ olarak tanımlanan yapının, çözüm üretme kapasitesinde ciddi bir zayıflama olduğunu ortaya koyuyor. Uzun yıllar boyunca, küresel güvenliğin teminatı olarak görülen bazı büyük aktörler; artık ortak güvenlik ilkeleri yerine giderek daha fazla kendi çıkarlarını önceliyor. Bu dönüşüm, geçmişte bu aktörlerin koruyucu şemsiyesi altında yer alan ülkeleri, derin bir stratejik yalnızlıkla ve savunma zafiyetiyle baş başa bırakıyor. Böylesine kırılgan ve öngörülemez bir küresel tablo karşısında tüm dünya genelinde ülkeler, stratejik caydırıcılık kapasitesini artırmak üzere daha fazla yatırım yapıyor. Bakınız, yalnızca geçtiğimiz 10 yılda küresel savunma sanayi harcamaları 1,9 trilyon dolardan 2,7 trilyon dolara çıktı. Zor bir coğrafyada konumlanmış, hem sınır ötesi tehditlerle hem de sınırlarımız içindeki asimetrik güvenlik riskleriyle uzun yıllardır mücadele eden bir ülke olarak, bu tabloya kayıtsız kalmak gibi bir alternatifimiz bulunmuyor" şeklinde konuştu.

‘SAVUNMA SANAYİMİZ BÜYÜK BİR ATILIM GERÇEKLEŞTİRDİ’

Bakan Kacır, "Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, bu doğrultuda son 22 yılda ortaya konulan güçlü siyasi irade ve istikrarlı devlet politikaları; millî ve özgün ürünleri önceleyen uzun soluklu Ar-Ge, yatırım ve tedarik planlamaları ve nitelikli insan kaynağı yatırımları sonucunda, savunma sanayimiz büyük bir atılım gerçekleştirdi. Ana yüklenicilerden KOBİ’lere, araştırma kuruluşlarından üniversitelere uzanan, çok katmanlı bir ekosistem inşa ettik. Ürün, sistem ve alt sistem bazlı yerlileşme çalışmalarımız neticesinde; savunma ürünlerindeki yerlilik oranımızı 22 yılda yüzde 20’den yüzde 80’lerin üzerine çıkardık. Türkiye’nin millî ve özgün savunma sanayi ürünleri, bugün dünyada savaş paradigmalarını ve jeopolitik dengeleri değiştirici unsurlar olarak adından sıkça söz ettiriyor. Hava platformlarından deniz platformlarına, kara araçlarından uzay sistemlerine kadar pek çok kritik alanda, yerli ve milli teknolojileriyle yeni çağın lider ülkeleri arasında yer alma yolunda hızla ilerliyoruz. Savaş paradigmalarını değiştiren insansız hava araçlarımız Bayraktar TB2, 6/14Bayraktar TB3, AKINCI, ANKA, AKSUNGUR; insansız savaş uçaklarımız ANKA-3, KIZILELMA; yüksek manevra kabiliyeti ve düşük radar izine sahip beşinci nesil savaş uçağımız KAAN, eğitim uçaklarımız HÜRKUŞ, HÜRJET; helikopterlerimiz ATAK ve GÖKBEY; Mavi Vatan’da özgürce yol alan MİLGEM, TCG ANADOLU; seyir füzelerimiz SOM ve ATMACA, süpersonik hızlarda çalışan hava-hava füzelerimiz GÖKDOĞAN, BOZDOĞAN; Dünya’nın her noktasından, hiçbir kısıtlamaya takılmadan görüntü almamızı sağlayan uydumuz İMECE. Her biri, dünyada ancak birkaç ülkenin sahip olabildiği teknolojik kabiliyetlerimizin ispatıdır" dedi.

İstanbul - Ataşehir'de 5 katlı binanın çatısında yangın-1
İstanbul - Ataşehir'de 5 katlı binanın çatısında yangın-1
İçeriği Görüntüle

Kacır, “Savunma sanayi ekosistemimizde yer alan tüm aktörler arasındaki güçlü işbirliği; uluslararası standartlarda üretim yetkinliği ve yenilikçi Ar-Ge anlayışı; sadece Türkiye’nin değil, aynı zamanda dost ve müttefik ülkelerin savunma ihtiyaçlarına da cevap vermeyi mümkün kılıyor. Dünyadaki muadillerine kıyasla daha yüksek kabiliyet sunan, aynı zamanda rekabetçi edinim maliyetleriyle uluslararası pazarda güçlü marka değerine sahip savunma ürünlerimizin ihracatı, geçtiğimiz yıl 7,1 milyar dolara ulaştı. İhracatımız bu yılın ilk dört ayında geçtiğimiz yılın aynı dönemine oranla yüzde 67 artış gösterdi" ifadelerini kullandı. (DHA)

Kaynak: DHA