Tuğçe SEZER ODABAŞI-Uğur GÜLBOY/İSTANBUL,(DHA)- İSTANBUL Dünya İslam Ekonomisi Zirvesi’nde konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "İslami finansman, günümüzde karşılaştığımız zorlukları düşündüğümüzde bize aslında çok faydalı bir enstrüman ve faydalı bir güzergah ortaya çıkarabilir. Refahın eşit bir şekilde paylaşılabilmesi için bizim temel mesajımız bu" dedi. Programda bir konuşma yapan İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan ise, "İnsan merkezli ekonomi kavramını güçlendirmemiz gerekiyor.Üretim, tüketim, dağıtım ve finansın merkezinde etik, şefkat ve sorumluluğun olduğu bir modelden bahsediyoruz" dedi.
AlBaraka İslam Ekonomisi Forumu tarafından, 'Türkiye AlBaraka Zirveleri' kapsamında düzenlenen İstanbul Dünya İslam Ekonomisi Zirvesi’nin 2’ncisi bugün başladı. 1 Haziran’a kadar devam edecek olan zirve İstanbul Finans Merkezi’nde, Halkbank ev sahipliğinde 'Etkili Bir Küresel Ekonomi Yolunda İslami Ekonomi Stratejileri' temasıyla gerçekleştiriliyor. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi, Türkiye Varlık Fonu (TVF), İslam İşbirliği Gençlik Forumu (ICYF), İbn Haldun Üniversitesi, İstanbul Finans Merkezi (İFM) ve AlBaraka Grubu’nun stratejik ortaklığında hayata geçirilen zirveye Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi Başkanı Burak Dağlıoğlu, Türkiye Varlık Fonu CEO'su ve Yönetim Kurulu Üyesi Salim Arda Ermut, Türkiye Merkez Bankası (MB) Başkanı Dr. Fatih Karahan ve Birleşmiş Milletler (BM) Sürdürülebilir Kalkınma Finansmanı Özel Temsilcisi Dr. Mahmud Mohieldin katıldı.
Burada bir konuşma yapan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Bugün elbette İslami finanstan bahsedeceğiz; ancak bence içinde bulunduğumuz küresel ortamı, büyük resmi gözönünde bulundurarak konuşmaya başlamalıyız. Politik belirsizlik hiç bu kadar yüksek olmamıştı. Burada yalnızca ticaret politikalarından söz etmiyorum ki bu konuda belirsizlik gerçekten zirvede. Bence dünya, ciddi rüzgarlara karşı yol almaya çalışıyor. Bu kulağa oldukça olumsuz gelebilir ancak aslında her zorluk, doğru konumlanmışsanız, anlayabiliyorsanız ve müdahale edebiliyorsanız fırsatlar da barındırır. İşte bu yüzden, bugün bazı küresel zorluklardan ve bunların İslami finansı nasıl etkilediğinden, bu kırılganlıkları nasıl ele alabileceğimizden bahsederek başlamak istiyorum" dedi.
'ABD İLE ÇİN ARASINDA JEOSTRATEJİK BİR REKABET VAR'
Şimşek, "Dünya şu anda bir 'VUCA' anı yaşıyor. VUCA, ABD ordusu tarafından kullanılan bir kısaltma ve şu dört kavramı ifade ediyor. Volatilite (dalgalanma), uncertainty (belirsizlik), complexity (karmaşıklık) ve ambiguity (muğlaklık). Bir süredir bu VUCA anından geçiyoruz ve söylediğim gibi, bu yalnızca ticaret politikalarıyla sınırlı değil. Neden mi cevabı gayet basit. ABD ile Çin arasında jeostratejik bir rekabet var ve bu da ticarette ciddi bozulmalara, parçalanmalara yol açıyor. Bu başlı başına önemli bir konu çünkü tarihsel olarak ticaret, büyümenin motorlarından biri olmuşken şu anda ciddi biçimde tökezliyor. Artık eskisi gibi işlemiyor. Ayrıca dünya, yüksek borç seviyeleriyle karşı karşıya. Yüksek kaldıraç oranlarının genellikle makro-finansal istikrarsızlıkla bağlantılı olduğunu biliyoruz. Elbette, yapay zeka devriminin eşiğindeyiz. İster genel yapay zekâdan ister süper yapay zekadan bahsediyor olalım, bu artık ufukta görünüyor. Bu, üretkenlik açısından muazzam bir potansiyel anlamına geliyor. Ancak aynı zamanda bu teknolojilere herkesin eşit derecede erişemeyecek olması, küresel ölçekte eşit fırsatların bozulması ve eşitsizliklerin artması anlamına geliyor. Eşitsizlikler de gelecekte gerilimlerin başlıca kaynağı olabilir" diye konuştu.
'EŞİT KATILIMA DAYALI ÇALIŞIYOR'
Bakan Şimşek, "İklim krizi başka bir büyük mesele. Üstelik halen devam eden sıcak çatışmalar, jeopolitik gerilimler ve savaşlar da var. Kısacası, dünya ciddi zorluklarla karşı karşıya ve bazı büyük aktörlerin bu sorunlarla baş etme yöntemleri de yardımcı olmuyor. Peki, İslami finans bu noktada nasıl bir çıkış yolu sunabilir. Bence konuşmamız gereken asıl soru bu. Çünkü büyüme artık az bulunan birşey olacak. Zaten 2008-2009 küresel finans krizinden önceki seviyelere kıyasla büyüme ciddi biçimde düştü. Büyümenin yüzde 3’ün altında olacağını görüyoruz ve bahsettiğimiz global hareketler içerisinde bu, daha da zorlu olabilir. Peki, burada paylaşılmış bir büyüme ve varlık sağlayabilmek için nasıl bir yol izleyebiliriz. İslami finans bir umut kaynağı olabiliyor çünkü riski paylaştığımız zaman, finansman aynı zamanda menkullere dayalı olduğu zaman, daha iyi bir güven sağlayabiliyoruz. Finansal istikrarsızlık gördüğümüz gibi sürüyor ve birlik, İslami finansmanın kaynağında bulunmakta çünkü eşit katılıma dayalı çalışıyor ve dediğim gibi, dahiliyet İslam’ın ana konularından bir tanesi. Sosyal dahiliyet, finansal dahiliyet herkes için eşit olmalı. Dolayısıyla İslami finansman, günümüzde karşılaştığımız zorlukları düşündüğümüzde bize aslında çok faydalı bir enstrüman ve faydalı bir güzergah ortaya çıkarabilir. Refahın eşit bir şekilde paylaşılabilmesi için bizim temel mesajımız bu" dedi.
'BU YAPININ BÜYÜMESİ İÇİN YATIRIM YAPMAMIZ GEREKİR'
Bakan Şimşek, "İslami finansmana baktığımız zaman çok hızlı bir büyüme görüyoruz. Özellikle değer ve piyasa payı konusunda; ama şunun farkında olmamız lazım ki, piyasa payı yüzde 1’in biraz üzerinde. Daha global finansal değerlere baktığımız zaman sadece yüzde 1’e ulaşabilmiş durumdayız. Yani gerçekten, dünyanın devamı için en iyi güzergahın bu olduğunu düşünecek olursak, şu an o kadar küçük bir oranda ki, tamamen buna odaklanamayız. Fakat bu yapının büyümesi için yatırım yapmamız gerekir. Buna ulaşabilmek için bizi geride tutan şeyin ne olduğunu anlamamız lazım" diye konuştu.
BİLAL ERDOĞAN: ETİK ŞEFKAT VE SORUMLULUĞUN OLDUĞU BİR MODELDEN BAHSEDİYORUZ
Zirvede bir konuşma yapan Bilal Erdoğan ise "Finansal ürünlerimizin İslami etik değerlerle uyumlu olup olmadığını sormalıyız. Sadece faizden kaçınmakla mı yetiniyoruz yoksa ahlaki ve sosyal yükümlülüklerimizi mi yerine getiriyoruz? Bireyleri güçlendirerek sisteme entegre ediyor muyuz yoksa sadece onları borçlandırmakla mı ilgileniyoruz? Bugün milyonlarca insan hala bankacılık sisteminin dışında yaşıyor, bunun nedeni dışlanmaları değil, sistemin kendisinin insanlığını yitirmiş olması.İslami finans, bu bireyleri yalnızca sisteme dahil etmekle kalmamalı, aynı zamanda onlara sunduğu onurla onları yüceltmelidir. Bu nedenle 800 milyondan fazla insanın temiz suya erişiminin olmadığını düşünmeliyiz. Sanırım buna Gazze'deki 2 milyonu da eklemelisiniz. Bir milyardan fazla insan gıda güvensizliğiyle karşı karşıya, gelir eşitliği artık gelişmekte olan ülkelerin bir sıkıntısı değil, aynı zamanda gelir eşitliği en zengin ülkelerin de gündeminde yer alan bir mesele haline geldi. Bunu değiştirebiliriz ancak bunu ancak insanları tekrar sistemlerimizin merkezine koyarak değiştirebiliriz. Bu nedenle insan merkezli ekonomi kavramını güçlendirmemiz gerekiyor.Üretim, tüketim, dağıtım ve finansın merkezinde etik, şefkat ve sorumluluğun olduğu bir modelden bahsediyoruz. İslami finansın önerdiği model tam olarak budur. Dolayısıyla zekat sadece bir ibadet değil, toplumsal eşitlik için bir mekanizmadır. Vakıf sadece tarihi bir kurum değil, toplumsal dayanışma için resmi bir yapıdır. Sadaka sadece kişisel bir yardım değil, toplumsal adaleti güçlendirmek için bir araçtır. Ve kar zarar paylaşımı sadece bir finansman modeli değil, hem riski hem de değeri paylaşmak için etik bir çerçevedir.Bu nedenle yalnızca reddettiğimiz şeylere değil, daha da önemlisi onun yerine yeniden inşa etmeyi amaçladığımız şeylere odaklanmalıyız. Bu nedenle değerli konuklar, İslami finansı etik köklerinden koparmadan büyütmeliyiz ve taklitten ziyade yenilik, ileriye giden yol olmalıdır. Küresel insani krizleri ele almak için kolektif finansal dayanışma mekanizmaları, zekat, vakıf ve sadakayı geliştirmeliyiz." diye konuştu. (DHA)