ÖZEL HABER

Osmanlılar Devrinde Samsun

Samsun'un ilk olarak Osmanlı Devletinin hakimiyetine geçişi Yıldırım Bayezıd döneminde olmuştur. O dönemde Samsun, Anadolu Beyliklerinden Kubadoğolulları'nın elindedir ve halkının çoğunluğu Müslüman olmuştur.

 Samsun 1398 Yılında Osmanlı Devletine geçince Yıldırım Bayezıd tarafından Müslümanlığı kabul ederek İskender Paşa adını alan Bulgar Prensi Aleksandr'a verilmiştir.
Ankara Savaşı ve Samsun
1402 Yılında yapılan Ankara Savaşında Yıldırım Bayezıd'ın Timur'a yenilmesi üzerine Samsun Timur ordusu tarafından yağmalanmış ve ciddi bir tahribata uğramıştır. Fetret Devrinde bir süre Yıldırım Bayezıd'ın oğullarından Emir Süleyman tarafından yönetilmiş ancak1439 Yılında İsfandiyaroğulları'na geçmiştir.

Yeniden Osmanlı Hakimiyetine Geçiş
Mehmet Çelebi döneminde şehrin Kara Samsun ve Müslüman Samsun olarak adlandırılan iki bölümü farklı zamanlarda yeniden kazanılmıştır. Bundan sonra Canik Sancağı adı verilen şehir o dönemde Rum Eyaleti olarak adlandırılan Sivas'a bağlanmıştır.
Daha önceden önemli bir liman şehri niteliğinde olan ve bir ticaret merkezi sayılan Samsun Osmanlı Devletinin hakimiyetine geçtikten sonra bu özelliğini kaybetmiştir. Bu dönemde Sinop Limanı daha ağırlıklı olarak kullanılmıştır. Çevredeki beylikler de zaman içinde Osmanlı Devletine katılmış ve Samsun Limanı iç bölgede kalan bir küçük iskele olarak işlev görmüştür.
Samsun, 17. Yüzyıl başlarında Karadeniz'den gelen Kazakların saldırısına maruz kalmıştır. Bu saldırılardan sonra şehrin güvenliği konusunda çalışmalar yapılmış, bu çalışmalar kapsamında bakımsız haldeki kale tamir edilmiştir. Kaleye tayin edilen muhafızlarla emniyet sağlanmıştır.

Evliya Çelebi Eserlerinde Samsun
Evliya Çelebi, 1645 Yılında Samsun'a gitmiştir. Seyahatnamesinde Samsun ile ilgili bazı bilgiler mevcuttur. Verilen bilgilere göre o dönemde Samsun halkı gemicilik yaparak ve kendir yetiştirerek geçimini sağlamıştır. Evliya Çelebi gemilerin palamarları için üretilen kendir iplerinin tüm dünyanın ihtiyacını karşılayacak kadar çok olduğundan da bahseder.
Samsun Kalesi hakkındaki bilgilere göre deniz kıyısında taştan yapılmış sağlam bir yapıdır. Samsun evleri ise bağ ve bahçeler içinde ve kiremit çatılıdır. Eğitim veren kurumların çok az olduğundan da bahsedilir. Şehrin içme suyu çok lezzetlidir. Yine Seyahatnameden öğrendiğimize göre gemilerin demir atabileceği sağlam bir iskele mevcuttur.
Evliya Çelebi'nin verdiği bilgilere göre Samsun'un nar rengindeki armut turşusu ve yaban üzümü meşhurdur. Bu yiyecekler fıçılar içinde İstanbul'a gönderilerek gelir elde edilir.

19. Yüzyılda Samsun yeniden Önem Kazanıyor
Küçük Kaynarca Antlaşması ile Kırım Osmanlı hakimiyetinden çıkmıştır. O güne kadar Kırım'a gidip gelen gemiler de azalınca Samsun daha da gerilemiştir. Bu durum 19. Yüzyılın ortalarına kadar sürmüştür. Bu döneme gelindiğinde Samsun ve çevresinde tütün yetiştiriciliğinin başlaması, Karadeniz genelinde buharlı gemi işletimi gelişmeyi sağlamıştır. Ekonomi geliştikçe Samsun'a göç gerçekleşmiş ve nüfus da artmıştır.
1869 Yılında şehirde büyük bir yangın yaşanmıştır. Ancak artık ekonomisi iyi olan şehir kısa sürede yangının tahribatını üzerinden atmıştır. Bu dönemde Fransa'dan gelen bir mimar sokak ve caddeler boyunca kagir evler ve binalar yapmıştır. Günümüzün koşullarında bu sokak ve caddeler oldukça dardır.

Birinci Dünya Savaşı ve Samsun
Birinci Dünya Savaşı döneminde Samsun'a çeşitli saldırılar gerçekleşmiştir. Rus savaş gemileri 1915 Yılında şehri topa tutmuştur. Rum Pontus çeteleri de içten faaliyetlerde bulunarak şehrin zarar görmesine neden olmuştur. Mondros Ateşkes Anlaşmasından sonra 4000 civarında İngiliz Hintli askeri şehri işgal etmiştir. Bu grup ancak Kurtuluş Savaşı sonrasında Samsun'u terk etmiştir.
Osmanlı Döneminde 19. Yüzyıldan itibaren Samsundan başlayan bir demiryolu yapma projesi olmuştur. Projeye göre demiryolu Sivas'tan El Cezire'ye kadar uzanacaktır. Uygulama için ilk olarak 1891 Yılında Belçikalı bir yapımcıya imtiyazlar verilmiştir. Demiryolu inşasının başlatılması için bazı incelemeler yapılmışsa da bu dönemde faaliyete geçilememiştir. Ardından bir Fransız şirket işi üstlenmiştir. Faaliyete başlanmış, 5 km kadar da yol yapımı gerçekleştirilmiştir. Ancak 1. Dünya savaşının patlak vermesiyle işlerin durması mecburiyeti doğmuştur. Yol yapımı farklı bir projeyle ancak Cumhuriyet Döneminde gerçekleşmiştir.