İSTANBUL, (DHA) - NOBEL İlaç'ın eski Kazakistan ve Azerbaycan saha ekibi yöneticisi ve satış müdürü Tevfik Tolga Kavun, ilaç sektöründe küresel pazarda rekabetçi hale gelebilmek için değerlendirmelerde bulundu. Kavun, "Türk ilaç sektörü hem bölgesel hem de küresel ölçekte ciddi bir potansiyele sahip. Bugün yaklaşık 10.3 milyar dolar seviyelerinde bir pazar büyüklüğüne ulaşmış durumda ve her yıl ortalama yüzde 8-10 arasında büyüme kaydediyor. Nüfusun yaşlanması, kronik hastalıkların artması ve sağlık hizmetlerine erişimin genişlemesi, bu büyümeyi destekleyen en önemli faktörler arasında yer alıyor" dedi.

Türkiye'nin güçlü bir üretim altyapısı olduğunu belirten Kavun, "Yaklaşık 100'den fazla üretim tesisi uluslararası standartlara uygun şekilde faaliyet gösteriyor ve bunların önemli bir kısmı hem Avrupa hem de Ortadoğu pazarına ihracat yapıyor. Pandemi döneminde Türkiye'nin hızlı üretim ve dağıtım kapasitesine ulaşması, aslında bu altyapının gücünü de ortaya koydu. Üretim kapasitesi, dinamik insan kaynağı ve genişleyen iç pazarıyla bölgesinde lider olmaya devam eden ülkemizin, küresel ölçekte daha fazla söz sahibi olabilmesi için Ar-Ge, biyoteknoloji ve inovatif ilaç yatırımlarına ağırlık vermesi kritik önem taşıyor" diye konuştu.

'REGÜLASYONLARIN SIKILAŞMASI, ŞİRKETLERİN ESNEK VE İNOVATİF OLMALARINI ZORUNLU KILIYOR'

Türkiye'den alanında öncü dernek başkanlarını ve üniversite bölüm başkanlarını davet ederek Azerbaycan'da tıbbi bilgi transferini ve branşlar arası iş birliğini sağlayacak bir köprü kurduklarını aktaran Kavun, “Küresel ilaç sektörü bugün, tarihin belki de en dinamik dönemlerinden birini yaşıyor. Bir yandan dijitalleşme, yapay zeka destekli klinik araştırmalar, biyoteknoloji ve kişiselleştirilmiş tedaviler yükselişte. Diğer yandan maliyet baskıları, patent sürelerinin kısalması, jenerik rekabeti ve regülasyonların sıkılaşması şirketlerin esnek ve inovatif olmalarını zorunlu kılıyor" ifadelerini kullandı.

Kavun, "Türkiye'nin küresel pazarda daha rekabetçi hale gelebilmesi için üç temel adım görüyorum. Birincisi, Ar-Ge yatırımlarının artırılması. Yeni molekül geliştirme sürecinde devlet-özel sektör işbirliğinin güçlenmesi gerekiyor. Uluslararası regülasyon standartlarına daha hızlı uyum için İyi Üretim Uygulamaları'na (GMP), ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) ve Avrupa İlaç Ajansı (EMA) gibi otoritelerin taleplerine erken aşamada entegre olan şirketler, global pazarda çok daha kolay kabul görüyor. Son olarak ise insan kaynağının globalleşmesi şart. Yurt dışında tecrübe kazanmış profesyonellerin Türkiye'de sektöre kazandırılması, rekabet gücünü ciddi ölçüde artırabilir. Benim Kazakistan ve Azerbaycan deneyimlerimden gördüğüm üzere, farklı pazarlardaki iş yapış modellerini bilen yöneticiler, şirketlere stratejik avantaj sağlıyor" dedi.

'ULUSLARARASI STRATEJİLER GELİŞTİRİRKEN, LOKAL POLİTİKALARI ÇOK İYİ ANALİZ ETMEK GEREKİYOR'

Sabri Ülker Vakfı, Dünya Gıda Günü'nde gıda okuryazarlığının önemine dikkat çekiyor
Sabri Ülker Vakfı, Dünya Gıda Günü'nde gıda okuryazarlığının önemine dikkat çekiyor
İçeriği Görüntüle

Azerbaycan ve Kazakistan'da satış müdürü olarak görev alan Kavun, “2013'te Azerbaycan'da bir ilaç için gerçekleştirdiğimiz saha etkinlikleri sayesinde satış hedeflerine ilk kez ulaştık. Bu başarının ardından, yüzde 100 yerli sermaye gücüyle 70 yılı aşkın süredir Türk ilaç sektörünün gelişimine ve uluslararası açılımına öncülük eden şirketin Kazakistan yapılanmasında saha müdürü görevine atandım. 121 kişilik saha ekibini yönetmenin yanı sıra, satış stratejilerinin belirlenmesi, bütçe planlaması, derneklerle koordinasyon ve ekip eğitimi gibi görevleri üstlendim. Görev sürem boyunca ekip sayısını 180 kişiye çıkararak, 2024'te şirketi Kazakistan pazarında satış cirosu açısından ilk 3 arasına taşınmasını başardık. Önümüzdeki dönemde hedefim, özellikle gelişmekte olan pazarlarda dijital dönüşüm projelerine, yenilikçi satış - pazarlama yöntemlerine ve sağlık profesyonellerinin ihtiyaçlarına yönelik inovatif çözümler geliştirmeye öncülük etmek istiyorum. Hem sektörün dijitalleşme sürecine liderlik eden hem de hasta ve sağlık sistemine sürdürülebilir değer yaratan global projelerde aktif rol almayı amaçlıyorum" diye konuştu.

Kavun, “Dijitalleşme mesleğin doğasını ciddi şekilde değiştiriyor, bu bir gerçek. Ancak birebir iletişim her zaman kritik olmaya devam edecek. Çünkü sağlık profesyonelleri ile güvene dayalı bir ilişki, sadece dijital araçlarla kurulamaz. Tedavi kararlarında doktorların güven duyduğu temsilcilerden yüz yüze bilgi almak istemesi devam edecek. Gelecekte ideal model, dijital çözümlerle desteklenen ama insani dokunuşu kaybetmeyen hibrit bir yapı olacak. Ben de en çok her ülkenin farklı sağlık kültürü ve iletişim tarzı olması karşısında zorlanmıştım. Bu yüzden Kazakistan, Azerbaycan ve Türkiye'de yönettiğim saha ekiplerinde her zaman ölçülebilir hedefler koydum, dinlemeyi ilk sıraya yerleştirdim. Uluslararası stratejiler geliştirirken, lokal politikaları çok iyi analiz etmek gerekiyor" ifadelerini kullandı.

Kaynak: DHA