Nisa MİĞAL- Ali Oğulcan ARSLAN/ANKARA, (DHA)- ANKARA'da İlhan Çağdaş Ergün (25), üniversite son sınıfta yakalandığı lösemiyi, kök hücre nakli için donör bulunamamasına rağmen kemoterapi tedavisi ile yendi. Ergün, sağlığına kavuştuktan sonra Türk Kızılay ve Ankara Büyükşehir Belediyesi desteğinde geliştirdiği 'Kan Bağım' projesi ile toplumda kök hücre nakli farkındalığını artırdı. Ardından Genç Kızılay'ın yönetimine giren Ergün, şimdi de Kızılay'ın Genç Kan Elçileri projesinde gönüllü oldu.
Necmettin Erbakan Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü mezunu İlhan Çağdaş Ergün'e, 3 yıl önce üniversite son sınıfa giderken lösemi teşhisi konuldu. İlhan Çağdaş Ergün, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı’nda tedavi gördü. Kök hücre nakli önerilen Ergün'e, Sağlık Bakanlığı ve Türk Kızılay iş birliğinde yürütülen Türkiye Kök Hücre Koordinasyon Merkezi sisteminde uygun donör bulundu. Ancak donörü son anda vazgeçti. Buna rağmen mücadeleyi bırakmayan Ergün, 2 yılın sonunda kemoterapi ile lösemiyi yendi. Üniversiteyi bitiren Ergün, önce donör arayışındaki lösemi hastaları için 'Kan Bağım' projesini geliştirdi. Ergün'ün projesine, Türk Kızılay ile Ankara Büyükşehir Belediyesi protokol imzalayarak destek verdi. Koordinatör olarak projeyi yürüten Ergün, üniversiteler başta olmak üzere birçok yerde kök hücre nakli konusunda bilgilendirici panel ve toplantılar düzenlenmesini sağladı. Ergün, ardından Türk Kızılay çatısı altında kan bağışı konusunda bilinçli gençler yetiştirmek amacıyla kurulan Genç Kızılay'ın Ankara yönetimine girerek Genç Kızılay Ankara İl Kan Birimi Başkanı oldu. Ergün, son olarak 2 hafta önce lansmanı yapılan Kızılay'ın Genç Kan Elçileri projesinde de gönüllü oldu.
'İNANMAKTAN HİÇ VAZGEÇMEDİM'
Ergün, 22 yaşında hastalığa yakalandığını söyleyerek, "Üniversite son sınıf öğrencisiydim. Sağlıklı bir şekilde hayatımı devam ettirirken, mezuniyet hayalleri kurarken hastalığa yakalandım. Benim için çok üzücü bir durumdu ve idrak etmekte fazlasıyla güçlük çektiğim bir durumdu. Üniversite kampüslerinde, sınıfta arkadaşlarımla iken bir anda bir hastane odasında yaşam mücadelesi vermeye başladım. İnsanoğlu yaşarken öğrenir, öğrenerek de yaşar. Bu yaşadığım 2 yıllık hastane süreci bana çok şey kattı. Çok yoğun kemoterapiler aldım. Sevdiklerimi günlerce, aylarca bir hastane odasının penceresinden uzaktan uzağa izledim. 'Bugün acaba hayatımın son günü mü' diyerek uyandığım günler de oldu. Ama inanmaktan hiçbir zaman vazgeçmedim, umut etmekten vazgeçmedim. Çünkü benim için yaşamak inanmaktı, umut etmekti. Her şeye rağmen ille de gülümseyebilmekti. Bu mücadeleden galip çıktığım için çok mutlu hissediyorum" dedi.
'MOTİVASYONUM BENİM GİBİ OLANLARA UMUT OLMAKTI'
Kemoterapilerin yetersiz kaldığı noktada doktorların kendisi için kök hücre nakli kararı aldığını söyleyen Ergün, "Hastanede o yoğun kemoterapiler devam ederken o dönemde aile içinde uygun donör bulunamadı maalesef ve donör için yurt içi taraması yapıldı. Yurt içi taramada aslında ilk aşamada 10'da 10 uyumlu bir donör bulunmuştu. Bunun haberini bana verdikleri zamanki mutluluğumu size anlatamam. Tekrardan yaşayabileceğimi hissetmenin mutluluğuydu. Ama maalesef 1 hafta sonra o donörün artık olmadığını öğrendim. İlk haberi aldığım zaman içimden o kişiye 'genetik kardeşim' diye seslenmiştim. Lütfen çok geç olmadan gel beni bul. Hiç tanımadığım bir insan karşı minnettarlığım başlamıştı. Ne yazık ki 1 hafta sonra genetik kardeşim diye nitelendirdiğim insan artık yoktu. Ama mücadeleye yine de devam ettim. Çok şükür ki kemoterapilerle bu süreci atlattım. Hastane odasında motivasyonum şu olmuştu; ben buradan iyileşerek çıkacağım ve benim gibi olan hastalara umut olacağım. Onlara yardımcı ve destek olacağım. Bu benim en büyük motivasyonumdu" diye konuştu.
'HEDEFİMİZ BAĞIŞ SAYISINI ARTIRMAK'
Sağlığına kavuştuktan sonra lösemi hastaları için çalışmaya başladığını anlatan Ergün, "Sağlığım normale döner dönmez bir projeye başladık ve Türk Kızılay'ı ile Ankara Büyükşehir Belediyesi iş birliğinde 'Kan Bağım' projesine başladık. Kan Bağım projesinde öncelikle hedefimiz hem kan ve kök hücre bağış sayılarını arttırmaktı. Üniversitelerle, STK'larla, taraftar gruplarıyla, gençlik dernekleriyle, iş birlikleri yaparak toplumsal hassasiyeti arttırabilmekti. Çünkü kan bağışı özellikle kanser hastaları için anlık bir ihtiyacın haricinde sürekli bir ihtiyaçtır. Yani yaşama tutunmaları için bir sebeptir. Herkes bir gün o hastane odasına girebilir. Hepimiz bir gün birilerinin kan bağışına, kök hücre bağışına ihtiyaç duyabiliriz. Hayatı anlamlı kılan yaşamak ve de yaşatmaktır. Bir cana umut olalım, nefes olalım. Bir çocuğun büyümesine vesile olalım. Çocuğuna kan veya kök hücre bağışı bekleyen annelerin gözyaşlarını silelim. Çocukları güldürelim" dedi.
Ergün, 'Kan Bağım' projesinin devam ettiğini, şimdiden önemli oranda kan bağışında bulunulduğunu, hedeflerinin etkinliklere katılan insanları kök hücre konusunda da bağışçı yapmak olduğunu söyledi. (DHA)