Canan İLARSLAN- Ulaşcan ÖZEL / İSTANBUL, (DHA)- İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Silivri'deki Marmara Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu bulunan Ekrem İmamoğlu, Ümit Özdağ ve Ali Sukas'ı ziyaret etti. Ziyaret sonrasında açıklama yapan Dervişoğlu, "Eğer Türkiye'de adalet duygusunun zedelendiğine dair de bir hakim kanaat söz konusuysa bu önce ülkemize zarar verir. Dışarıdan bakıldığında hukukun üstünlüğü endeksinde Türkiye'nin yer aldığı sıra eğer Türk milletinin vicdanını yaralayacak bir noktada ise mutlak suretle bu ülkeyi yönetenlerin bu kötü gidişatı durdurabilmek adına bizlerden önce adım atması gerekiyor" dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Silivri'deki Marmara Açık Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu bulunan Ekrem İmamoğlu, Ümit Özdağ ve Ali Sukas'ı ziyaret etti. Yaklaşık 4 saat süren ziyaretlerin ardından Dervişoğlu basın mensuplarına açıklama yaptı.

İstanbul - Tatil dönüşleri başladı; havalimanlarında uçuş ve yolcu yoğunluğu yaşanıyor
İstanbul - Tatil dönüşleri başladı; havalimanlarında uçuş ve yolcu yoğunluğu yaşanıyor
İçeriği Görüntüle

'TÜRKİYE'NİN MESELELERİYLE İLGİLİ GÖRÜŞEBİLME İMKANI BULACAĞIZ'

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, "Biliyorsunuz Ümit Özdağ'ın 11 Haziran'da bu kampüsün içinde duruşması yapılacak. Diler ve umarım ki o gün kendisi için özgürlüğüne kavuşacağı gün olur. Kendisinin de, şahsımın da beklentisi aslına bakarsanız o yöndedir. Tahliye olduktan sonra da Özdağ ile yeniden Türkiye'nin meseleleriyle ilgili görüşebilme imkanı bulacağız" dedi.

'ADALET ZEDELENİRSE TOPLUMDA ZEDELENMEYECEK HİÇBİR MÜESSESE KALMAZ'

Dervişoğlu, "Ekrem İmamoğlu'nun durumu malum. Henüz orta yerde bir iddianame yok. Dalgalar halinde devam eden bir soruşturma süreci var. Geçen sefer de söyledim. Şimdi de söylüyorum. Birtakım haksız tutuklamaların muhatabı konumunda süreç. Bunları bir haksızlık olarak, zulüm olarak telakki ediyorum. Tutukluluk zaten bir haksız uygulama. Çünkü biliyorsunuz tutuklama bir tedbir. Örneğin, şimdi Ekrem İmamoğlu'nu kaçma şüphesiyle tutukluyor. Ekrem İmamoğlu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı. Aynı zamanda Cumhuriyet Halk Partisi'nin cumhurbaşkanı adayı. Sayın Tayyip Erdoğan'ın da rakibi. Dolayısıyla bu kaçma şüphesi üzerine inşa edilmiş tutuklama süreci bizim tarafımızdan bakıldığında makul görülebilecek bir durum değildir. Dolayısıyla tutuklama da zaten bir tedbirdir. En zor şartta, en son alınacak bir tedbirdir. Bir insanın özgürlüğünden mahrum bırakılması kabul edilebilir bir durum değil. Dolayısıyla bütün bunlar bu ızdırap dolu süreçler yaşamadan da eğer soruşturmaysa kovuşturmaysa, yargılamaysa yapılabilir. Bunlara mani bir hal yok. Hukuk sistemimiz buna elverişli. Ama insanların mağdur olmasına, dayanak teşkil edecek adımların da atılmaması gerekiyor. Benim en başından beri de itirazım onadır. Yoksa bu ülkede herkes kanunlar önünde eşit bir biçimde yargılanacak ve buna inanılıyor ise kimsenin yargılanmaktan, soruşturulmaktan bir kaygısı yoktur. Ama bütün bunlar siyasi sahipler ile yapılıyor hissiyatı eğer olursa toplumda bu hep ifade ediyorum burada söylemekte de beis görmüyorum. Adalet duygusunun zedelenmesine vesile oluyor. Adalet zedelenirse toplumda zedelenmeyecek hiçbir müessese kalmaz. Eğer Türkiye'de adalet duygusunun zedelendiğine dair de bir hakim kanaat söz konusuysa bu önce ülkemize zarar verir. Dışarıdan bakıldığında hukukun üstünlüğü endeksinde Türkiye'nin yer aldığı sıra eğer Türk milletinin vicdanını yaralayacak bir noktada ise mutlak suretle bu ülkeyi yönetenlerin bu kötü gidişatı durdurabilmek adına bizlerden önce adım atması gerekiyor. O sebeple bu ülkeyi yönetenlere buradan sesleniyorum. Bu zulmü durdursunlar. Yapılması gereken budur. İnsanlarla ilgili soruşturmalar, kovuşturmalar, yargılamalar dediğim gibi kimsenin bir şeyden kaçtığı yok. Ama dışarıdan bakıldığında bir zulüm söz konusuysa bunun engellenmesi lazım. Bu cezaevi sevkleri özellikle kadın tutuklular bunlarla alakalı zaman kaybetmeden tedbir alınması gerekiyor. Bir de biliyorsunuz bu süreç o özel savcının İstanbul'u atanmasıyla birlikte başladı. Henüz bir iddianame yok ortada. Gizli sanıkların beyanları üzerinden birtakım işlemler yapılıyor. Bir kısım tutukluların itirafçı olmaya zorlandıklarına dair duyumlar alıyoruz. Emareler gözlemliyoruz. Bu da çok kabul edilebilir değil. Sürecin hukuki olmadığına delalet eden siyasi gerekçelerle rakiplerin tasfiyesine yönelik atılmış adımlar gibi algılanmasına vesile olan işler. Türkiye böyle de anılmamalı. Dolayısıyla eğer orta yerde bir şey varsa zaman kaybetmeden bir iddianame tanzim edilmeli, sanıklar kendilerini mahkemede savunabilmeli ve bu haksız tutukluluk döneminin de nihayete ermesi sağlanmalıdır" şeklinde konuştu.

'HAYATININ HER DÖNEMİNE KEFİLİM'

Dervioğlu, "Ali Sukas benim kardeşimdir. Hayatının her dönemine kefilim. Bunu son derece açık ve net olarak söylüyorum. Ona yöneltilmiş ithamların onun üzerine yapışabilmesi ihtimali dahi yoktur. Dolayısıyla Ali Sukas gibi birisinin bugün o basın organlarında gördüğümüz suçlamalara muhatap kılınmış olması hali ne Ali Sukas'ın ne benim kabul edebileceğim bir durum değil. Bu tür tutuklamalar aileler ve kişilerde. Bunun ağır sonuçları da olur. Dolayısıyla Ali Sukas bir belediye iştirakının genel müdürü. Ben oradaki faaliyet alanını bile bilmem. Ne olduğunu bilmiyorum ama bu iddialar Ali Sukas'ın ne yaşam felsefesine ne imanına, ne mücadele geçmişine bunların hiçbirine uygun işler değildir. Dolayısıyla onunla da çok uzun sohbet ettim. Zaten hukukumuz da aile hukukudur. Bizim hanemizin evimizin bir ferdidir. Burada bulunan insanların ailelerinin birer ferdidir. Dolayısıyla üzerine ne söylerlerse söylesinler olumsuz olarak onların hiçbirinin vicdanımızda yer tutması mümkün değil. Açıkça söylüyorum. Ali Sukas'ın attığı adıma, aldığı nefese, geçmişine, bugününe, yarınına biz arkadaşları olarak kefiliz. Bir dönemi temsil eder. Bir görüşü temsil eder. Bir duruşu temsil eder" ifadelerini kullandı.

Kaynak: DHA